Oda adına yazılı açıklama yapan Kanber, yıllardır yabancı sermayenin tanımının yapılması ve yerel üreticinin korunması için mücadele ettiklerini kaydederek, "Sanayi bölgeleri, Kıbrıs Türk esnafının, zanaatkarının, sanayicisinin, tüccarının ve küçük üreticisinin güçlendirilmesi için var olmalıdır. Bu bölgeler, üretim kapasitemizin geliştirilmesi, modern ve yüksek katma değerli üretimin artırılması, ihracatın teşvik edilmesi ve yeni pazarlara açılmamız için kullanılmalıdır.” dedi.
Kanber, sanayi bölgelerinin Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik kalkınma modeli olabilecekken bu potansiyelin heba edilmekte olduğunu savundu.
Üretim kapasitesini artıracak, yerel ekonomiyi güçlendirecek ve çağdaş bir sanayi anlayışını inşa edecek politikalar yerine, yabancı sermayenin cazip koşullarda ülkeye çekilmesine öncelik verildiğini öne süren Kanber, bu yaklaşımın ekonomik vizyonsuzluğun ve yerel üreticiye duyulan güvensizliğin bir göstergesi olduğunu belirtti.
- “Kıbrıs Türk halkı, ada ekonomisinin sınırlı yapısını bilen bir halktır”
“Sanayi bölgelerinin yönetiminde, yerel kapasitenin artırılmasını hedefleyen herhangi bir stratejik planlama yapılmamaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin kümelenmesi, kooperatifleşmesi ve ihracat odaklı üretim yapabilmesi için gerekli altyapının oluşturulmadığı bir ortamda, yabancı sermayenin bu boşluğu doldurması beklenmektedir.” diyen Kanber, ancak bu durumun yerel üretim kapasitesinin daha da gerilemesine neden olduğunu ve küçük üreticileri yok olmaya ittiğini ileri sürdü.
Kanber, “Siyasi iradenin, yerel kapasiteyi artırmak için uzun vadeli bir vizyon ortaya koymak yerine, günü kurtarmaya yönelik politikalarla hareket etmesi kabul edilemez. Bugün yabancı sermayeye teslim edilmek istenen sanayi bölgeleri, yarın yerel üretimin tamamen devre dışı kalmasına yol açacaktır.” ifadelerine yer verdi.
“Ülkemizdeki üretim maliyetleri altında ezilen sanayiciler, neden bu maliyetleri düşüremiyor? Yerli üreticiyi desteklemek yerine yabancı sermayeyi davet eden bir yönetim anlayışı, hangi ekonomik akla hizmet etmektedir?” şeklinde sorunlar yönelten Kanber, Kıbrıs Türk halkının ada ekonomisinin sınırlı yapısını bilen bir halk olduğunu ifade etti.
Tarım alanlarının, turizm bölgelerinin, yerleşim alanlarının ve çevresel koruma altındaki bölgelerin kısıtlı olduğunu kaydeden Kanber, şöyle devam etti:
“Bu gerçeklik karşısında, ülkenin geleceğini planlamakla yükümlü olan siyasi irade, sanayi bölgelerini yabancı sermayenin yatırım alanına dönüştürme gayretindedir. Ancak şu soruyu sormadan edemiyoruz. Bu yatırımcılar, hangi hammaddeleri işleyecek ve hangi katma değeri yaratacaktır? Ülkedeki büyük tüccarların ithalat odaklı anlayışlarının, yerel üretim kapasitemizin gelişimini nasıl engellediği ortadadır. Bu zihniyet, yerel üretim teknolojilerinin gelişmesine ket vurmuş, ekonomiyi dışa bağımlı bir yapıya sürüklemiştir. Sanayi bölgelerini yerli üreticiler yerine yabancı sermayeye açma girişimi, bu iflas etmiş politikanın devamıdır.”
- “Yerel üretimin önceliklendirildiği bir sanayi politikası şarttır”
“Sanayi bölgelerini yabancı sermayeye açanlar, bu yatırımcıların hangi hammaddeleri işleyerek ülkeye ne katacağını topluma açıklamalıdır.” diyen Kanber, ülkede ithalat odaklı büyük sanayici ve tüccarların egemenliğinin yerel üretimin gelişimini zaten baltalamakta olduğunu savundu.
Sanayileşme ve kalkınmanın yerel üreticilerin kapasitelerini geliştirmekle mümkün olduğunu dile getiren Kanber, “Ancak bu hedefe ulaşmak için, yerel üretimin önceliklendirildiği bir sanayi politikası şarttır. Üretim maliyetlerini düşürecek, küçük üreticilerin kooperatifleşmesini teşvik edecek, kümelenme yoluyla ihracat odaklı büyümeyi sağlayacak bir vizyon ortaya konulmalıdır.” dedi.
Kıbrıs Türk toplumu olarak kalkınma politikalarının temelinde yerel üreticilerin hakları, emekçilerin, zanaatkarın çabası ve sanayilerin mücadelesinin yer aldığını belirten Kanber, yabancı sermaye adı altında yerel kapasitelerinin yok edilmesine izin vermeyeceklerini ifade etti.
“Politikasızlık ve vizyonsuzluk, ekonomik bağımsızlık mücadelemizin en büyük düşmanıdır.” ifadesini kullanan Kanber, bu mücadelenin halkın üretim ve ekonomik geleceğini ve onurunu korumak için hayati önem taşıdığını dile getirdi.