Kafes !..

Herkes bir şekilde tanıyor Vamık Volkan’ı …

Kıbrıslı Türk psikiyatri profesörü. Ankara Tıp Fakültesi'nden 1956 yılında mezun oldu. Türk vatandaşı olamadığından Türkiye’de çalışabilmesi kolay değildi… ABD'ye gitti. Üç ay sonra babasından gelen mektupla yıkıldı… Zarfın içerisinden en yakın arkadaşının Kıbrıs'ta bir eczanede Rumlar tarafından öldürüldüğü haberinin olduğu gazete kupürü çıktı… Türkiye ve Kıbrıs'a 10 yıl hiç gelemedi... 2002'ye kadar tam 45 sene Virginia Üniversitesi'nde ders verdi. Ayrıca 18 yıl da üniversite hastanesinin başhekimliğini yaptı. 40 kitap, 400'ü üzerinde bilimsel makale yayınladı. Psikolojik çatışma ve kimlik konularında sayısız araştırma ve alan çalışması yaptı. Psiko-politik teoriler ve dünyanın sorunlu birçok yerinde barış için yaptığı çalışmalar nedeniyle de Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi…

Çok özetle böyle bir adam Vamık Volkan… Kiminin hayretle, kiminin kuşkuyla, kiminin de hayranlıkla baktığı bir bilim insanı…

Kendisiyle dünü de dahil edersem tam 3 kez aynı başlıklı çalıştayda bir araya gelme fırsatım oldu…

“Gizli Kuşatılmışlık-Kuzey Kıbrıs”…

Her seferinde bir masanın etrafına toplandık… “Seçilmiş” 15-20 Kıbrıslı Türk ve 20-25 Türkiyeli ve Kıbrıslı Türk dinleyici eşliğinde tartıştık Kıbrıs’ın ve Kıbrıs Türk Halkı’nın sorunlarını…

Kendi iç çekişmelerimizi, eğitimden, sağlığa, ekonomiden, kültürel sıkıntılara varıncaya kadar yüzlerce konuyu masaya yatırdık. Kıbrıslı-Türkiyeli ayırımının yaratacağı vehameti konuştuk… Empatik olamamamızı, öz sevgisizliğimizi, Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler dinamiğinin oluşturulabilmesinin formüller aradık…

Sonuç mu?...

Sıfır…

Şunu bir kez daha kesin olarak anladım ki, biz hala ne istediğimizi kesinlikle bilmiyoruz…

Kişisel zaaf ve menfaatlerimiz ne acı ki hala herşeyin önünde duruyor… Rahatımız ve düzenimiz bozulmadan bir formül arıyoruz ki, öyle bir formül de maalesef bulunamıyor…

Bu nedenle farklı görüşlerin biraraya getirilmesi, toplumsal “asgari müşterek” oluşumuna ne acı ki bir dirhem bile katkı koyamıyor…

Ha bu arada, kimsenin bizi kafese tıktığı da yok bilesiniz… Biz kendi kafesimizi, kendimiz ördüğümüz gibi, her gün bu kafesi daha da sağlamlaştırıyoruz içeriden…

Ama her ne olursa olsun “elbet birgün yakalanabilecek müşterek umutlar için” Ekopolitik’in ve Vamık Volkan’ın çabalarına çok teşekkürler…

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }