Son yıllarda artan boşanma vakaları ve bunun çocuklar üzerindeki etkisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Gülmez, evlendikten sonra eşlerin çocuk sahibi olmaya karar verdiklerinde ‘aile’ kavramını oturtamadıklarını, ‘anne-baba-çocuk’ üçgenini oluştururken yaşanan güçlüklerin boşanmaya evrildiğini kaydetti.

“AİLELER MÜDAHALECİ OLMAMALI, EŞLER ÖNCE BİRBİRİNİ SONRA ÇOCUĞU ANLAMALI”

Yeni çocuk sahibi olan eşlerin önce birbirlerini sonra çocuğu anlamaları gerektiğinin altını çizen Gülmez, bu noktada ‘anne-baba-çocuk’ üçgeninin güçlenmesi için yalnız kalmaları gerektiğini anlattı. Burada eşlerin ailelerinin buna engel olmada büyük katkısı olduğunu kaydeden Gülmez, ‘ülkemizde aileler yardımcı ama bu zamanla müdahaleye giriyor. Burada en önemli nokta ise anne-babanın çocukla kurduğu iletişim. Eşlerinin ailelerinin o eve dahil olması, eşleri zamanla birbirinden uzaklaştırıyor, çocukla yeterli iletişim kurulamıyor ve en sonunda boşanma meydana geliyor’ diye konuştu.

“ÇOCUK OLDUKTAN SONRA ANNEYE ÇOK FAZLA SORUMLULUK YÜKLENİYOR”

Eşler çocuk sahibi olduktan sonra özellikle anneye çok fazla sorumluluk yüklendiğini anlatan Gülmez, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:

“Elbette ki çocuk olduktan sonra eşine çok yardımcı olan babalar da vardır. Ancak genelde çocuk olduktan sonra anneye aşırı bir sorumluluk yükleniyor. Anne olduktan sonra kadına farklı duygusal bir yük geliyor. Bunun yanında iş, evdeki sorumluluklar en önemlisi de çocuk yetiştirme kaygısı. Bunlar annelere aşırı yük oluyor ve bu noktada babaların annelere yardımcı olması gerekiyor. Eşine destek olmayan baba zamanla kadında, ‘beni anlamıyor’ algısı yaratıyor. Şu an ayrılıkların başlangıç noktası ne yazık ki bu. Bunun üzerine binen huzursuzluk ve olmamışlık duygusu zamanla ‘şiddetli geçimsizliğe’ evrilirken aslında çocuğa daha çok zarar veriliyor. “

“ÇOCUĞA İSTEDİĞİ HERŞEYİ VERMEK NARSİST, OTORİTER DAVRANMAK ÖZ GÜVENSİZ YAPAR”

Anne-babaların aile bütünlüğünü korumasının yolları olduğunu kaydeden Gülmez, ’öncelikle anne babaların çocukla sağlıklı iletişim kurması gerekiyor. Doğru iletişim çok önemli, çocuğu birey olarak görüp ona saygı duyulmalı. Çocuğa güveni verebilmek çocuğa bağımlılık geliştirmekle olmuyor. Çocuk anne babaya bağımlıysa ciddi problem yaşıyor, ama bağlıysa özgüvenli bir birey yetişiyor. Çocuğa her şeyi vermek ilerleyen zamanlarda onu narsist bir birey yaparken, otoriter olmak da özgüvensiz yapıyor. Bunun dengesini kurmanız gerekiyor. Çocuklar kendilerini sınırlar içerisinde güvenli hisseder ama o sınırları doğru olarak belirlemeniz gerekiyor” diye konuştu.

Canan Karatay kahve içmenin en doğru zamanını açıkladı: Filtre kahve yaparken dikkat, 'en tehlikeli zehirlerden biri' Canan Karatay kahve içmenin en doğru zamanını açıkladı: Filtre kahve yaparken dikkat, 'en tehlikeli zehirlerden biri'

“ÇOCUĞUN BİREYSELLEŞMESİNE İZİN VERMEMEK OKUL KORKUSUNA YOL AÇIYOR”

Okul korkusuyla ilgili de konuşan Çocuk ve Ergen Psikoloğu İzlem Gülmez, çocukların ilkokula başlamadan önce birçok gelişim evresinden geçtiklerini anlatarak, 2 yaşın anneye bağımlılık, 3 yaş ve sonrasının çocukta bireyselleşme dönemi olduğunu kaydetti. Bireyselleşme döneminde çocuğa doğru davranılmadığı takdirde, çocuğun anne bağımlılığının devam edeceğini kaydeden Gülmez, bunun çocuk ilkokul çağına geldiğinde ‘korku’ olarak kendini göstereceğini ve büyük problemler yaşandığını söyledi.

“MÜKEMMEL ANNE YA DA BABA YOKTUR”

İzlem Gülmez, ailelerin yapması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Çocuklarda okul korkusu oluşmuşsa anne ve baba yardım istemekten çekinmemeli. Ayrıca anne ve babalar ‘mükemmel’ olmaktan kaçınmalı. Mükemmel anne ya da baba yoktur. Anne- baba kendini çocuğuna mükemmel olarak göstermeye çalışırken hata yapıyor. Çocukların gelişimsel süreçlerinin farkında olunmalı ve her çocuğun aynı olmadığı unutulmamalı.”

“AKRAN ZORBALIĞI CİDDİ BİR PROBLEM VE HER GEÇEN GÜN KÖTÜYE GİDİYOR”

Akran zorbalığı ile ilgili de konuşan Çocuk ve Ergen Psikoloğu İzlem Gülmez, bunun günümüzün en ciddi problemi olduğunu ve her geçen gün daha da kötüye gittiğine dikkat çekti. Genelde zorbalığa uğrayan mağdur çocuk ya da gençler üzerinde durulduğunu anlatan Gülmez bu noktada aslında zorbalığı yapana odaklanılması gerektiğini söyledi.

“ZORBALIĞIN NEDENİ KİŞİNİN ÖZ GÜVEN EKSİKLİĞİ”

Zorbalığın kişinin kendine olan özgüven eksikliğinden kaynaklandığını anlatan Gülmez, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:

“Küçükken çocuğa bireyselleşmesi için fırsat verilmediyse, anne-babadan değersizlik görmüşse, sevgi görmemişse, ayrılık aşamasında çocuk ciddi bir çatışma ortamı içerisinde bırakılmışsa çocuk bilinç dışı karşısındakine bu zorlu duyguları göstererek güçlenmeye çalışıyor. Zorbalık yapmak kesinlikle öz güveni artırmaz. Zorbalığın da mimarı anne ve babalar.”

“ERGENLİK DÖNEMİNDE NASİHAT VERMEKTEN KAÇININ”

Ergenlik dönemiyle ilgili de konuşan Gülmez, özellikle ergenlik döneminde kişiye ‘nasihat verilmesinden’ kaçınılması gerektiğini söyledi. Ergenlik döneminin kişinin gelişimi için son çıkış olduğunu söyleyen Gülmez, 0-6 yaşında yakalanamayan süreçlerin ergenlik döneminde yakalanmasının önemine dikkat çekti. Ergenlikte de sınırlar olması gerektiğini söyleyen Gülmez, bu sınırların ergene hissettirilmeden konulması gerektiğini kaydetti. Ergenlik döneminde anne-babadan uzaklaşmanın normal olduğunu anlatan Gülmez, ‘bu uzaklaşma kopma noktasına gelirse sıkıntı var. Bunu ceza yöntemiyle aşmaya çalışmak da ilişkiyi tamamen baltalıyor” diye konuştu.