Türkiye’de bir genel seçim daha geride kaldı ve sıra yemin törenine geldi…
24 Haziran’da yapılacak yemin töreninde 550 milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde şu 60 sözcüğü okuyacak…
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” diyecek…
Tarihler 1 Mayıs 2009’u gösterdiğinde de bizim 50 milletvekilimiz okudu aşağıdaki 54 sözcüğü…
Yemin etti, “namus” dedi, “devlet” dedi, “şeref” dedi, “bağımsızlık” dedi, “sosyal hukuk devleti” dedi, “halkın kayıtsız şartsız egemenliği” dedi…
Özetle, halkın refah ve mutluluğu için çalışılacağına dair namus ve şerefini senet olarak gösterdi…
Değerli vekiller,
Vicdanınız rahatsa, yapmadıklarınız ve yapamadıklarınızla alakalı bir “namus ve şeref” tahribatı yaşamıyorsanız bu yazıyı dikkate almanıza gerek yok demektir…
Yola aynen devam edebilirsiniz demektir…
Ama biz her ihtimale karşı bir kez daha hatırlatalım istedik ettiğiniz yemini…
"Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağıma; halkımın refah ve mutluluğu için çalışacağıma; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya bağlılıktan ayrılmayacağıma; namusum ve şerefim üzerine and içerim."
392 harf, 54 sözcük...
Bu arada neden birinde vatan, birinde yurt, birinde halk, birinde millet, veya neden bizde sadece Atatürk ilkeleri var da inkılapları yok anlamış değilim.
Neden “benzemeye çalışmak” hep eğreti durur, bu yemin metninde bile ortada…
“Ya bire bir kopyala, ya da kendin gibi ol” dememişler boşuna…
Biz ne acı ki ikisini de yapamıyoruz…