İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın Güney Kıbrıs’taki temasları, KKTC’de yeterince irdelenmedi...
Halbuki Demirtaş, Türkiye’deki iktidara yakınlığıyla ve Türk-Yunan ilişkilerinin gelişmesi yönünde çaba sarfeden biri olarak bilinir...
Güney Kıbrıs’ı ziyareti de tesadüf sonucu değildir...
Hele Hristofyas’la bir saati aşkın süre görüşmesi çok önemlidir...
Demirtaş’ın, Rum lideri ile görüştükten sonra ‘çok etkilendiğini’ söylemesi de not edilmeye değerdir...
Aslında Hristofyas’ın etkileyici bir kişiliğe sahip olduğunu birçok kişi biliyor...
Özellikle de İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat...
Talat; CTP’nin ön saflarında yer aldığı zaman, Kıbrıs sorununu çözecek kişinin Hristofyas olduğuna inanmıştı...
“Yeter ki bir iktidara gelsin” diyordu...
Dualar kabul olundu ve Hristofyas önce Meclis Başkanlığı koltuğuna oturdu, ardından Cumhurbaşkanı seçildi...
Annan Planı’nın oylandığı 2004 yılında Meclis Başkanı olan Hristofyas, Rum lideri Papadopulos’u ayakta tutan kişiydi...
Desteğini çekmiş olsaydı, Papadopulos bir dakika bile ayakta duramazdı...
Ama bunu yapmadı...
Annan Planı’na “evet” diyeceğini açıkladığı halde, son anda tavrını değiştirerek “hayır” yanlısı oldu...
Ve tarihi fırsat yitirildi...
Kıbrıslı Türkler; referandum sonrasında müthiş bir moral bozukluğu yaşadı...
Çözüm umutları bertaraf edildi...
Hristofyas; 2008 yılının Şubat ayında cumhurbaşkanı seçildi...
Kendi seçmenlerinin yanı sıra barış yanlısı Kıbrıslı Türklere ‘en erken zamanda çözüm’ sözü verdi...
Çözüm için de şartlar uygundu...
“Yoldaşım’ dediği Mehmet Ali Talat, KKTC’nin Cumhurbaşkanıydı ve müzakereleri yürütüyordu...
Ankara’da ise, referandum sonuçlarının yarattığı öfkeye karşın Kıbrıs sorununun çözümü konusunda kararlı bir iktidar vardı...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözülebilmesi için, KKTC lideri Mehmet Ali Talat’a her türlü desteği verdi...
Ne var ki; Hristofyas liderlik koltuğuna oturduktan sonra, Talat ile uzlaşmaya varamadı...
Tek yanlı tavizlerle çözüme gitme ısrarı yüzünden tarihi fırsatı yitiriverdi...
İşte yaşanan bu gerçeklerden sonra, Hristofyas’ın ‘etkileyici’ özelliğinin aslında bir ‘rol olduğu’ daha iyi anlaşıldı...
Talat, onu hepimizden daha iyi tanıdı...
Bildiklerini, gördüklerini ve yaşadıklarını Sayın Demirtaş’a da anlatmasında fayda vardır...
Uzun süre ‘etki altında kalmaması’ için ona yardımcı olmalıdır...