Öğretmen olduğunu ifade eden Kumsal, 3 Şubat’ta kızını güle oynaya gönderdiğini, düşük tehlikesi nedeniyle Adıyaman’a gelmediğini kaydetti. 5 Şubat akşamı saat 11.00 civarlarında telefonda konuştuklarını anlatan Kumsal, kızının sabah maça gidemediğini söyledi.

Sabah telefonla uyandığını belirten Kumsal, “Hamileyim diye kimse bana bir şey söylemedi. Karnımdaki bebeğim kilo kaybetti, yiyip içemiyordum. Murat Kumsal Adıyaman’a gitti. Akşamüstü aradım tek şey sordum, ‘Ses var mı?’, Hiç ses yoktu. Ahmet Bozkurt, ‘Ses vardı’ dedi, yalan söylüyor ses yoktu” diye konuştu.

“Ben onu senelerce gözümden sakınıp büyüttüm” diyen Sibel Kumsal, kızını perşembe günü çıkardıklarını söyledi. Kumsal şöyle devam etti:

“Ben kızımın cesedini göremedim, lohusalığımı yaşayamadım. İki çocuğumun arasında kaldım. Bu vicdanla karar verin. Sanıklar istiyorum ki karşıma gelip yüzüme baksınlar. Çocuklarımız tonlarca baskının altında kaldı. Her iki cihanda da yakanızdayım.”

Pazartesi-Salı'ya dikkat... Sağanak geliyor! Pazartesi-Salı'ya dikkat... Sağanak geliyor!

Hayal Gençalioğlu’nun üvey babası Murat Kumsal da, “Çocukları güle oynaya gönderdik. Bizim çocuklarımız hep birlikte anı oldular… Karşımızda olup gözlerimize bakıp cevap vermeleri isteğimizdi. Çocuklarımızı ellerimizle kazıya kazıya çıkardık. Kum yığınıydı. Mademki otele geldi, insan olan çocukları kurtarmaya çalışırdı” diye konuştu.

Hayal Gençalioğlu’nun amcası Mustafa Gençalioğlu da, sanıkların mahkemede hazır olmalarını talep ederek, binada çocukların nefes alacak alanı kalmadığı için öldüklerini söyledi.