UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın federasyonla ilgili yaptığı açıklamalara yönelik değerlendirmelerde bulundu. Hasipoğlu, federasyon modelinin artık Kıbrıs’ta çözüm için tek seçenek olmadığını ve CTP’nin Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına gereğinden fazla bağlılık gösterdiğini ifade etti.
Hasipoğlu'nun açıklaması şu şekilde:
CTP Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman tarafından ifade edilen “Federasyon Bizim için bir Saplantı değildir açıklaması üzerine, UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu”nun değerlendirmesidir.
2025 yılı, Kıbrıs meselesinde bazı gelişmelerin olabileceği, ama daha da önemlisi Cumhurbaşkanlığı seçiminin gerçekleşeceği bir yıl olacak.
Kıbrıs meselesinde “işbirliği nasıl yapabiliriz?” tartışmaları da 2025 yılı içerisinde de zorlu tartışmalara sahne olacak…
Meclisin iki büyük partisi UBP ve CTP, Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak pozisyonlarını, gerek Mecliste, gerekse sosyal medyada sorgulamıştır, doğal olarak sorgulamaya da devam edecektir.
CTP’ye göre UBP`nin pozisyonu gerçekçi değildir, bize göre ise onlarınki.
Ancak şu bir gerçek ki, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaklaşırken CTP”den yeni açılımlar duymaya da devam edeceğiz.
İşte onlardan birini Sayın Erhürman dün bir televizyon programında yapt;
CTP Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman dün yapmış olduğu açıklamada özetle şunu ifade etmiştir.
“Federasyon bizim için ideolojik bir saplantı değildir. Federasyon bizim için bir bilgidir. Resmi bir müzakere masasının konusu federasyondur lafı, ne sert cevaptır ne de saplantıdır. Bu bir bilgidir. Güvenlik Konseyi kararlarında vardır. Bu kararlar değişebilir diyen varsa ihtimal vermiyorum” demiştir.
Herşeyden önce bu yazıyı CTP’yi eleştirmek için değil, bir ideoloji partisi olarak bildiğim CTP’yi anlamak için yazıyorum.
Bu açıklamadan pozisyonlarında bir ideolojik saplantı olmadığını anlıyoruz
Dış politikaya ilgi duyan bazı CTP milletvekili ile Meclis kürsüsünden yaptığım tartışmalarda, federasyonun tek alternatif olduğu, bu tezin CTP’nin ideolojisinin bir parçası olduğu, diğer bir anlatımla CTP’nin kuruluş amaçlarından biri olduğu ifade edilmişti.
Sayın Erhürman dünkü açıklamasıyla bu tartışmalara noktayı koymuştur.
CTP`nin ideolojisi, hangi çözüm modelini benimseyeceğini, tabi ki beni ilgilendirmez.
Bu benim saygı duyacağım onların resmi pozisyonudur.
Ancak Sevgili Tufan Hocanın ne dediğini anlamak, Kıbrıs meselesine bir çözüm bulma noktasında ortak hareket etme açısından bizler için önemlidir.
Zira bir partinin ideolojisinin hangi temele, hangi bilgiye dayandığını bilmek siyasete ilgi duyan herkesin hakkıdır.
Sayın Erhürman, açıklamasında; CTP`nin pozisyonunu ideoloji bir unsur olmak yerine, BMGK tarafından kabul edilen bir “Bilgi”ye dayandırmaktadır. Bu bilgi özetle şudur;
BMGK kararlarında; iki toplumlu, iki kesimli ve siyasal eşitlik temelinde, tek egemenliğin olacağı bir çözümün olabileceğidir. Sayın Erhürman devamla, bu parametrelerin değişebileceğine ihtimal vermediğini belirterek, bu bilginin yaptırım gücüne de atıfta bulunmuştur. Bu Bilgi, emir kipi olan bir bilgidir – (must kelimesi kullanılarak) yani Kıbrıs”ta Çözüm bu şekilde olacak diye karar olduğunu ifade etmektedir. Bu konuda üç hususu bilgiye getirmek isterim;
a) Herşeyden önce “yukarıda “Bilgi” diye tanımlanan ve kabul edilen kararların bağlayıcı kararlar olmadığını söylemek isterim. Bu kararlar BM Şartının 6. Kısmında alınan kararlardır, eğer 7. Kısmında alınan kararlar olsa idi, işte o zaman bağlayıcı olurdu
b) Kıbrıs ile ilgili BM kararlari, gökten zembille indirilmedi. Her iki tarafta 77-79 Doruk anlaşmalarının imzalanması ile 1980 yılların başında federasyon görüşmek istediğini resmi olarak beyan ederek, zaman içerisinde bu parametreler oluşmuştur. Ancak geçen müzakere süreci şunu gösterdi ki, her iki tarafta bu parametreleri kendine göre farklı şekilde yorumladı ve federasyon temelinde kapsamlı çözüm hiçbir zaman gerçekleşmedi,
c) Eğer BM Genel Sekreteri, BM Güvenlik Konseyi kararlarını CTP gibi yorumlasa idi, geçen hafta yayımlamış olduğu raporunda Ortak bir Zemin olmadığı tesbitini yapmazdı, federasyon zemininde bu görüşmeler devam etmek zorundadır, derdi
CTP de bu tanımın dışına çıkmayacağını, bunu adeta bir emir olarak telakki ettiğini anlıyoruz. BM”nin 5 daimi Güvenlik Konseyi üyeleri bir gün oturur farklı bir karar alırsa, artık CTP için “Bilgi” bu yeni karar mı olacaktır? CTP”nin, federasyon, ideolojik sevdası değil ise, Birleşmiş Milletlere bu bağlılık, bu Sevda nereden geliyor? Zira Sayın Erhürman, Kıbrıs meselesindeki federasyon modelini artık ideolojik bir görüş olduğu için değil BM nin yukarıda tanımlanan “Bilgiye” dayanan ve değişmeyecek bir pozisyonu olduğu için partisinin benimsediğini açıkça ifade etmiştir.
Burada unuttukları nokta, yukarıda bahsedilen parametrelerden; gerek tek egemenliği, gerek siyasal siyasal eşitliği, iki bölgeliliği Rum tarafının bizlerden çok farklı yorumlamasıdır. Diğer bir edinilmiş tecrübe; Rum tarafının, bizlerle bu adanın yönetimini ve zenginliğini paylaşma niyeti olmadığıdır. Bu iki husus da CTP”nin UBP ile birlikte kabul ve tecrübe ettiği kesin bir “Bilgidir”.
Hatırlamakta fayda var, 2017 yılında Crans Montana görüşmeleri çöktüğü gün, bavulunu toplayan dönemin Rum başkanı Anastasiades, dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Cavusoğlu`na, “bundan sonra artık Federasyonu değil iki devlet de dahil olmak üzere başka modelleri görüşülmesi gerektiğini” ifade edebilmiştir.
Yani onlar için bile bu parametreler değişmez değildir.
Sonuç olarak yukarıda BM”nin parametreleri (yukarıda tanımlanan “Bilgi”) değişirse CTP`nin Kıbrıs konusundaki ideolojisi de mi bu görüşe göre değişecektir? CTP ideolojisi, BM Güvenlik konseyi Daimi üyeleri ABD, Rusya, Fransa, Çin ve İngiltere iradesine tabi bir hale mi gelmiştir? Zira bu “Bilgi” 5 daimi devletin ortak kararı ile oluşmuştur.
2025 yılında yeni gelişmelere gebe olabilir. Kıbrıs Türk Halkı olarak siyasetimizi dünya ve adamızın gerçekleri üzerinden değil de BM Daimi üyelerinin çağdışı kalmış ve adil olmayan kararları üzerinden yapmamamız gerekir. Kıbrıs Türk halkının çoğunluğu Annan planına “evet” dedikten sonra, Genel Sekreter Kofi Annan raporunun, özellikle bu raporda geçen “Kıbrıs Türklerine uygulanan haksız izolasyonlara artık son verilmelidir”ifadesinin, bir Güvenlik Konseyi kararına dönüşmemesi ne kadar adildir. Kosova”yı onlarca ülkenin tanımasına rağmen, çıkarları yüzünden BM Güvenlik Konseyinin kabul etmemesi, AB”nin ortasında binlerce Bosnalı Müslümanın katledilmesine seyirci kalınması, keza Rusya”nın Ukrayna”yı, İsrail'in Filistine işgalini BM`nın kınamaması ne kadar adildir. Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere, bir çok devlet BM'nin adil olmayan bu sistemini değiştirmek için uğraşırken, bizim bu kararlara mutlak bağlılığımız neden?
Biz, çağdışı kalmış bu BM kararlarının artık adadaki gerçeklikle bağdaşmadığını, adil olmayan BM kararlarının 5 Daimi BM Güvenlik Konseyi ülkelerinin çıkarlarına hizmete dönüştüğünü, adil bir dünya düzeni için, Kıbrıs konusundaki ilgili BM kararlarının değişmesi için iktidarı ve muhalefeti ile tek ses olmamız gerektiğini ve adadaki gerçeklik temelinde, egemenliğimiz için hep birlikte mücadele verilmesi gerektiğini anlıyoruz. CTP”sinin Kıbrıs konusundaki BM kararları sevdasına karşı, 40 yıl süren tecrübe edilmiş sonuçsuz federasyon müzakerelerinden bizim çıkardığımız “Bilgi” budur.
Oğuzhan Hasipoğlu
UBP Genel Sekreteri