GÜNDEM KIBRIS ÖZEL HABER
TBMM Genel Kurulunda Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yılı'na ilişkin tezkere kabul edildi. TBMM Genel Kurulunda kabul edilen tezkerede, "Kıbrıs Türk Devleti'nin, uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez." denildi.
20 Temmuz'un 50'nci yıl dönümü öncesi açıklamalarda bulunan Rum Lider Hristodulidis, iki devletli çözümü asla kabul etmeyeceklerini belirtti ve "İki devletli çözümü tartışmayız" ifadelerini kullandı.
KKTC’de siyasiler ise TBMM’den geçen tezkere ile ilgili ikiye bölündü…
TDP Genel Başkanı Zeki Çeler, konuyla ilgili olarak Gündem Kıbrıs’a yaptığı açıklamada, “İki devletliliğin altı dolduruldu mu?” diye sorarak, “Federal çözümde de federal devletin altında iki devlet vardı. Günü gelince, BM parametrelerinden uzaklaştığımız için çok ciddi sıkıntılara gireceğimiz ortadadır. Örneğin yakın zamanda mülkiyet konusuyla ilgili Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin tutumu ve yapılan tutuklamalar bireyselliğe de dönecek. Güney Kıbrıs’ta geçen yasalar buna olanak sağlıyor. O nedenle bu tür davranışların en büyük sıkıntısını Kıbrıslı Türkler çekiyor ve giderek de bu artacak. Bu tür söylemler ve kararların nasıl sonuçlar doğurup doğurmayacağının önceden düşünülmesi ve bu kararın alınması soru işaretidir. Bizim uluslararası hukuktan uzaklaşmamamız, dünyaya kendimizi doğru anlatmamız, çözüm için atılacak adımlarda eşitlik, güvenlik gibi hususları göz önünde bulundurarak, uluslararası hukuku da göz ardı etmememiz gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu ise, “Demokrat Parti olarak bizim Anavatan Türkiye’den ve orada bulunan tüm siyasi partilerden beklentimiz buydu. Bu görüşte olmaları ve oy birliği ile bu kararı almaları bizi çok mutlu etti. Bu karar, doğru yolda olduğumuzun göstergesidir. Bundan sonra yürünmesi gereken yol budur yoldur ve umuyorum ki gelecekte fikir değişikliği olmaz” şeklinde konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, “TBMM’de oy birliği ile alınan bu karar Kıbrıs Türkünü son derece mutlu etmiştir. Dünya çapında da bu yolda Kıbrıslı Türklerin yalnız yürümediğini ve Garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti’nin her platformda yanında olduğunun göstergesidir. Artık bundan sonraki Kıbrıs konusuyla ilgili süreçlerde Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yol alınacağının en büyük göstergesidir geçen teskere… Başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, TBMM’nin tüm vekillerine ve bu tezkerenin geçmesinde emeği olan herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu.
HP Genel Başkanı Özersay, TBMM’de kabul edilen Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yılı'na ilişkin tezkerenin tarihi öneme sahip olduğunu belirtti. Özersay, “Kuşkusuz bundan sonra bu yaklaşımın uluslararası toplumun anlayabileceği şekilde nasıl tarif edileceği, altının nasıl doldurulacağı ve bu sonuca hangi diplomatik yol takip edilerek ulaşılacağı konularına odaklanılması gerekecek. Bu konu yakında Kıbrıs ile ilgili en önemli gündem maddesi haline gelecek diye düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde bunu enine boyuna konuşup tartışacağız, Kıbrıs konusundaki görüşlerimizi de geçmişte olduğu gibi detaylı olarak kamuoyu ile paylaşacağız” ifadelerini kullandı.
CTP Milletvekili Sami Özuslu ise, “TBMM başkanı tarafından okunan ve süratle oylaması yapılan ve oy çokluğu ile geçtiği duyurulan bu metin kendi içinde bazı çelişkileri barındırıyor. Her şeyden önce uluslararası hukuk vurgusu olmaması, diplomatik açıdan ters tepebilecek bir metin. 20 Temmuzun 50. Yılında birazda iç politik Saiklerle yapılmış olduğu görüşündeyim. Bu tür atraksiyonlar geçmişte de zaman zaman yapıldı. Bunun Türkiye’nin stratejik bir adımı olduğunu söylemek mümkün. Kıbrıs’la ilgili müzakere süreci başlayacaksa önümüzdeki dönemde bir manevra ile yeniden federal çözüm hedefiyle bir müzakere sürecinin başlaması noktasına Türkiye gelebilir. Geçmişte de bunlar yaşandı. Dolayısıyla şuanda Ankara’nın yürüttüğü Kıbrıs’la ilgili söyleminin bir tekrarı gibidir. Dolayısıyla çok sürpriz bir durum yoktur. Bunlar olağan maveralardır. Günü geldiğinde günün koşullarına göre dış politika yeniden şekillenir. Asıl olan uluslarasın hukukun içinde dünyanın anlayabileceği bir terminoloji ile konuşabilmektir. Bu tür metinler Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi bir yere taşımaz” dedi.