Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türk kaptanlara yaptığı kötü muamele, Cenevre’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsani/Küçültücü Muamele ve Cezanın Önlenmesi Komitesi’nce (CAT Komitesi) BM İzleme Raporu’na alındı. Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Kötü Muamelenin Önlenmesi Sözleşmesi kapsamında sözleşmeye taraf ülkelerin eylemlerini izleyen BM komitesi (CAT) , Kıbrıs Türk Armatörler Birliği ve Kıbrıs Türk Acenteler Birliği’nin yaptığı başvuruları kabul ederek, Rumların Türk kaptanlara yaptığı kötü muamele ve bu kapsamdaki eylemlerini İzleme Raporu’na aldı. Cenevre’de, Uluslararası Deniz Hukukçusu Avukat Bilun Elmacıoğlu’nun Kıbrıs Türk Armatörler Birliği ve Kıbrıs Türk Acenteler Birliği adına sunduğu deliller ve savunmada, KKTC limanlarını kullanan ve takiben Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) limanlarına giriş yapmak isteyen tüm kaptanların tehdit edildiği, özellikle Türk kaptanların tutuklanıp; çevirmen, avukat temini gibi temel insan haklarından mahrum bırakıldığı ve Rum polisinin kötü muamelesinin ardından günler sonra hiçbir açıklama yapılmadan serbest bırakıldığı belgeleriyle ortaya konuldu. Beyan ve delilleri değerlendiren BM Komitesi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu ve benzer insan hakları ihlali ve kötü muamele kapsamındaki tutumlarını izleme Raporu’na aldı. KKTC tarihinde bir ilk Av. Bilun Elmacıoğlu, giderek derinleşen izolasyonla Kıbrıslı Türklerin sosyal, ekonomik ve psikolojik olarak baskı altına alınıp, temel insani haklara erişimden mahrum bırakılmaya çalışıldığını belirterek, girişimleri neticesinde BM’de bir farkındalık oluşmaya başladığını ve Rumların tutumunun insan hakları boyutunda ele alındığını söyledi. Kıbrıs Türk Armatörler Birliği ve Acenteler Birliği adına BM’ye yapılan başvuruların KKTC tarihinde bir ilk olduğunu aktaran Elmacıoğlu, Cenevre’deki süreç hakkında şu bilgileri verdi: Rum Yönetimi’nin hukuk dışı kararının uluslararası geçerliği yok “Rum Yönetimi, KKTC’nin Gazi Mağusa, Girne ve Gemikonağı limanlarının ‘kapalı ve yasak liman’ olduğu yönündeki bir iç hukuk kararını ‘uluslararası karar’ gibi kullanıp, bunun BM ve AB kararı olduğu iddiasını tüm dünya devletlerine, KKTC limanlarına giriş yapan gemilerin bayrak sicillerine, denizcilik sektörünün büyük oyuncuları olan klas kuruluşlarına, sigorta ve denetim şirketlerine bildirmişti. KKTC limanlarına giriş yapılması, KKTC’deki şirketlerle doğrudan ticaret veya hizmet sağlanması halinde; uluslararası hukuk, BM ve AB ambargo kararlarının ihlal edileceği algısı, bu hukuk dışı yöntemle yaratıldı. Tümüyle siyasi lobi faaliyeti olan bu girişime karşı, Panama, Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık ve diğer tüm muhatap kuruluşlar nezdinde girişimde bulunarak, Rum Yönetimince alınan kararın uluslararası geçerliği olmadığını aktardık. Muhatap kurumlar da BM ve AB nezdinde KKTC’ye dönük bir ambargo kararı bulunmadığını kabul ettiler. İnsan Hakları ihlali Cenevre’de somut delilleriyle ortaya konuldu Buna rağmen Rum Yönetimi, deniz ticaretini engelleyerek KKTC’yi dünyadan izole etmek için, KKTC limanlarına giren gemiler ile kaptanları tehdit etmeyi, para ve hapis cezası vermeyi sürdürdü. Kıbrıs adası karasularında seyreden yabancı bayraklı gemilere Sahil Güvenlik tarafından uyarı yapılarak KKTC limanlarına girmemeleri, aksi halde uluslararası hukuk kurallarını ihlal edecekleri yönündeki tehditler de devam ediyor. Uygulamaya çalıştıkları lobi faaliyetleri ile Kıbrıslı Türklerde ekonomik olarak özgür ve gelişmiş bir ülke olamayacaklarına dair endişe yaratarak, psikolojik olarak da derin bir izolasyon duygusu oluşturmaya çalışıyorlar. Rum Yönetimi’nin uygulamaları uluslararası hukuku hiçe saymaktır ve sonuçları itibariyle temel insan hakları ihlalidir. Cenevre’de somut delilleriyle bunu ortaya koyduk.” Kıbrıslı Türklerin temel insani ihtiyaçlara erişimi engellenmeye çalışılıyor Av. Bilun Elmacıoğlu, uluslararası hukuk normları ve mahkeme kararlarında; İzolasyon ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan haklara erişimin engellenmesinin “İnsan Hakları İhlali” olarak kabul edildiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “BM Komitesi’ne, Rum Yönetimi’nin uluslararası hukuku yok sayan uygulamaları sonucunda KKTC’de yaşanan ticari kısıtlama ve engellemelerin izolasyona sebebiyet verdiğini, halkın birçok hakka eşit erişiminin engellendiğini ve başta ilaç, gıda vb. temel insani ihtiyaçları da kapsayan ürünlere geç ve yüksek fiyatla ulaştıklarını aktardık. Tüm ada ülkeleri gibi KKTC’nin de dış dünyaya açılmasının; ticaret, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişiminin hava ve deniz limanlarıyla sağlanabildiğini hatırlattık. Uluslararası standartlara sahip Ercan Havalimanı’nın uluslararası uçuşlara kapalı olduğuna, adanın Mağusa ve Girne limanlarıyla dış dünyaya açılabildiğine dikkat çektik. Rum Yönetimi’nin özellikle son iki yıldır giderek artan lobi faaliyetleri sebebiyle KKTC’de yerleşik iş insanlarının da çok ciddi iş kayıpları yaşadığını, doğrudan ticareti tehditle engelleyip ekonomik gelişimi önlemeye çalıştıklarını ve temel insan haklarından olan ‘Ekonomik Ve Sosyal Haklara Eşit Erişimin” engellenmesiyle izolasyonun derinleştirildiğini vurguladık.” Avrupa Komisyonu “Ambargo yok” yanıtı vermişti Kıbrıs Türk Armatörler Birliği ve Kıbrıs Türk Acenteler Birliği adına sunulan deliler ve savunma neticesinde BM Komitesi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu ve benzer tutumlarını İzleme Raporu’na aldı. Avrupa Birliği Komisyonu’na Ekim 2018’de yapılan başvuruyu takiben komisyonun 11 Aralık 2018 tarihinde resmi kanalla verdiği yanıtta da, AB Komisyonunun KKTC limanlarının yasaklı veya ambargolu liman olduğu yönünde bir görüşü olmadığı kabul edilmişti.