Yazılı açıklama yapan Gülbahar, Hristodulidis’in “aklını Kıbrıs Türkü’nü asli unsur olduğu Kıbrıs’ta azınlık durumuna düşürmek ve Türk askerinin güvencesinden yoksun bırakmakla bozmuş olduğunu ve bunun için Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’i kullanmak istediğini” söyleyerek, Hristodulidis’in “gerçekleri görmesi ve hayal kurmaktan vazgeçmesi” gerektiğini kaydetti. Gülbahar, Hristoduludis’e seslenerek, “Tarihe bir bak ve ders al; hayal görmeye devam ederek hiçbir yere varamaz, sadece ve sadece Kıbrıs’ta iki egemen devletin iş birliğini sağlayacak olan kalıcı, gerçekçi bir anlaşmayı engeller, halkına zarar verirsin.” dedi. Hristodulidis’in dün gece Sözde Mağusa Belediyesi'nin Derinya’daki etkinliğinde yaptığı açıklamada, BM’nin, 13 Ağustos’ta New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Cumhurbaşkanı Tatar ile üçlü bir görüşme yapılmasını önerdiğini ve kendisinin bu öneriyi kabul ettiğini duyurduğunu hatırlatan Gülbahar, Cumhurbaşkanlığı'nın Rum Lider’e haddini bildirmesi, kamuoyuna gereken açıklamayı yapması gerektiğini belirtti. Gülbahar, Hristodulidis’in açıklamasına ilişkin, şu soruyu yöneltti: “KKTC ve Türkiye Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği idrak edilmeden, KKTC’nin Rum Devleti ile uluslararası alanda eşit statüye sahip olduğu atılacak adımlarla tescil edilmeden resmi görüşmelerin başlamayacağını net bir şekilde ortaya koyduklarına göre, Rum lider nasıl olur da, tek taraflı olarak BM Genel Sekreteri’nin de adını kullanarak bizim isteklerimiz kabul edilmeden 13 Ağustos’ta 3’lü görüşme yapılacağını açıklama hakkını kendinde bulur? “BM Türk tarafının onayını almadan masaya öneri, paket, çerçeve koyamaz; görüşme çağrısında bulunamaz” Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusunda iyi niyet görevi olduğunu ve Genel Sekreter’in tarafların görüşlerini dikkate almak zorunda olduğunu ifade eden Gülbahar, “Rumlar’ın Kıbrıs Türk tarafını egemen eşit olarak kabul etmediği, AB yolu ile azınlık durumuna indirgemek, sosyo-ekonomik yapısını mahvetmek istediği gerçeği doğrultusunda hareket edilmesi” gerektiğini ifade etti. Gülbahar, BM’nin bu doğrultuda yapması gerekenin “Kıbrıs’taki iki devlet arasında bir görüşme zemini olmadığını net bir şekilde açıklamak ve Kıbrıs Türkü’nün önünü açmak” olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti: “Hal böyleyken BM Genel Sekreteri’nin Türk tarafının onayını almadan masaya öneri, paket, çerçeve koyamaz, görüşme çağrısında bulunamaz. İsrail’in Filistinlilere soykırım uygulamasını durduramayan, Rusya-Ukrayna savaşına seyirci kalan Birleşmiş Milletler örgütünün 5 daimi üyesinin çıkarlarını korumaktan başka işe yaramadığı, mazlumların yanında değil, şimdilik güçlü olanların yanında yer aldığı, yıllardır Kıbrıs Türkü’ne haksızlık yapılmasına göz yumduğu, gerçekleri dikkate almadığı bir olgudur ve BM artık etkili bir örgüt olmaktan çıkmıştır.” “Meclis, KKTC’nin tanınması ve iki devletli çözüme ulaşılması siyasetine gereken desteği vermelidir” Cumhuriyet Meclisi’ne de çağrıda bulunan Aziz Gülbahar, KKTC Meclisi’nin bir an önce görevini yaparak; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ortaya konulan, KKTC’nin tanınması, Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüme ulaşılması siyasetine gereken desteği vermesi gerektiğini belirtti. Gülbahar, “Kurultay çalışmaları ve günlük işler, milli politikanın gereklerini yapmanın önüne geçmemelidir. Bunu yapanlar tarihi bir veballe karşı karşıya kalabileceklerini unutmamalıdır.” şeklinde açıklamada bulundu. Gülbahar, açıklamasını, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye’nin tam desteği ile çıktığı kutlu yolda mutlaka başarıya ulaşacak, hak ettiği şekilde egemen, demokratik, çağdaş bir devlet olarak uluslararası alandaki yerini alacaktır.” sözleriyle sonlandırdı.