KIBRIS

Feyzioğlu: Yabancılara mal satışı takip edilmesi gereken bir konu

Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, KKTC makamları ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yabancılara mal satışı konusunda ciddi bir gözlem ve tedbir getirme gereğini kamuoyuyla paylaştığını anımsatarak, bunun takip edilmesi gereken bir konu olduğunu kaydetti.

Küresel Gazeteciler Konseyi, yakın coğrafyadan gazetecilerin katılımıyla, bugün Lefkoşa Grand Pasha Otel’de medya çalıştayı düzenledi.

Etkinliğin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İsrail’le ilgili meseleyi takip ettiklerini vurguladı, konu hakkında en üst düzeyde toplantılar yaptıklarını anlatarak,  KKTC’nin egemen bir devlet olarak, milli menfaatleri ve bekasına zarar verecek bir duruma asla izin verilmeyeceğini de vurguladı. Ülkede Osmanlı’dan gelen bir yönetim anlayışı olduğuna vurgu yaptı. Tatar, “Gelecekler de bize karşı bir saldırıda bulunacaklar” iddiasının yersiz olduğunu belirtti, “Burada bir devlet vardır, buradaki devleti kimse ezip geçemez” dedi.

T.C. Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ise, “Federasyon evlilik gibidir sizle evlenmek istemeyenle evlenemezsiniz. Türklerle federasyon kurmak isteyen bir Rum halkı yoktur” diyerek, KKTC’nin evet dediği temsilcinin özel temsilci değil kişisel temsilci olarak çalışacağını da kaydetti. Bu ikisi arasındaki farkın, kişisel temsilcinin BM’nin Kıbrıs Türkleri aleyhine tamamen kurulu nizam baskısıyla aldığı kararların bu müzakereciyi bağlamaması olduğunu anlattı. Feyzioğlu, ikinci farkın süre sınırı olduğunu, ucu açık bir görüşmeden bahsedilmediğini; üçüncü farkın ise bir müzakere süreci başlasın diye değil müzakere sürecine zemin olup olmadığının sorgulanması için çalışma yürütüleceğine vurgu yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumlarla devam etti. İki ayrı oturum halinde gerçekleşecek çalıştay 16 Aralık'a kadar sürecek ve 8 konuşmacı bildiri sunacak.

Tatar: “Burada bir devlet vardır, buradaki devleti kimse ezip geçemez”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açılışta yaptığı konuşmada Kıbrıs meselesinin 1974’te Mehmetçiğin adaya ayak basmasıyla bittiğini, adaya barış geldiğini belirtti.

Asla ne Türkiye’den ne Türk ordusundan vazgeçmeyeceklerini söyleyen Tatar, vatan sevgisi millet sevgisi, bayrak sevgisiyle tüm muhalefete rağmen, gençleri kafa karışıklığı ile başka yerlere götürmeye heveslenenlere rağmen, hep Türkiye ile tek yürek olduklarını belirtti, mücadeleyi sürdürmenin mutluluğu içinde olduklarını anlattı.

Mücadeleye dair bu heyecanı asla kaybetmemek gerektiğini anlatan Tatar, milli irade, milli şuur ve değerlerin, özellikle iletişim çağında daha da pekişmesinin, bu bağlamda düzenlenen çalıştayın önemli olduğunu anlattı.

Çalıştayı düzenleyenlere teşekkür eden Tatar, bir yandan KKTC’nin tanınmadığı söylenirken diğer yandan dünyanın dört bir yanından öğrenci, turist ve yatırımcının KKTC’ye geldiğini belirtti.

İsrail’le ilgili meseleyi takip ettiklerini vurgulayan Tatar, konu üzerinde en üst düzeyde toplantılar yaptıklarını anlattı.

Tatar KKTC’nin egemen bir devlet olarak milli menfaatleri ve bekasına zarar verecek bir duruma asla izin vermeyeceğini de vurguladı.

Bu ülkede Osmanlı’dan gelen bir yönetim anlayışı olduğuna vurgu yapan Tatar, “Gelecekler de bize karşı bir saldırıda bulunacaklar” iddiasının yersiz olduğunu belirtti, “Burada bir devlet vardır, buradaki devleti kimse ezip geçemez” dedi.

Tatar, yasalara uyulması şartıyla inşaat sektörünün KKTC ekonomisi ve tanıtımı adına önemli bir sektör olduğunu da belirtti, öte yandan tarım arazilerinin korunmasının da önemli olduğunu kaydetti.

GKRY’nin AB’ye alınması sürecini eleştiren Tatar, asla sıfır asker, sıfır garanti, Türkiye’nin adadan çekilmesi ya da garantörlüğünün ortadan kalkmasına razı olmayacaklarını dile getirdi.

Tatar etkinliğe katılan gazetecilerden KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak yaşamasının ne kadar önemli olduğunu duyurmalarını istedi, “Bu saatten sonra kendimizi kimsenin boyunduruğu altına sokmamız asla mümkün değildir” dedi.

Feyzioğlu: “Türkiye için Kıbrıs bir mesele değil milli dava”

T.C. Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu da konuşmasında, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkünün milli davasına bu şekilde katkı konmasının çok değerli olduğunu kaydetti.

Türkiye için Kıbrıs’ın bir mesele değil milli dava olduğunu ifade eden Feyzioğlu “Meseleler yorar, bir dava ise her gün şevk verir, gelecek nesillere de bu şevki aktarabilirsiniz” dedi

Kıbrıs meselesinin 1974’te çözüldüğünü dile getiren, 74’ten bu yana adada barış olduğunu belirten Feyzioğlu, “Barış istiyoruz hemen şimdi” gibi adanın gerçeklerini bilmeden edilen cümlelerin kulağa hoş gelse de özden içerikten yoksun olduğunu belirtti.

Adada şu anda iki ayrı halk olduğunu, bu iki ayrı halkın hiçbir zaman tek millet olmadığını zorla da olmayacağını belirten Feyzioğlu, Mutlu Barış Harekâtı öncesine kadar adanın Rum halkının, kendi içinden çıkardığı çetelerle ve gasp ettikleri devletin her türlü imkanını kullanarak Kıbrıs Türklerine etnik temizlik uygulamaya kalktığını ifade etti.

Eğer Kıbrıs Türkleri her türlü yokluğa rağmen direnmese ve Anavatan’dan yardım yetişmese Kıbrıs’ın bugün bir Gazze olmaması için hiçbir engelin olmayacağını kaydeden Feyzioğlu, Kıbrıs Türk halkının Yüce Türk Milletinin ayrılmaz parçası, T.C. ve KKTC’nin birbirine kopmaz bağlarla bağlı iki ayrı devlet olduğunu vurguladı.

KKTC’nin bu gerçeklere rağmen 50 senedir neden tanınmadığı sorusunun yanıtının ise basit olduğunu ifade eden Feyzioğlu, Kıbrıs adasını Kanarya adalarının altına almak mümkün olsa KKTC’nin akşamüstüne tanınacağını dile getirdi.

Bugün Gazze’deki soykırıma sessiz kalan “kurulu düzenin” KKTC’yi tanımayı reddetmesinin nedeninin KKTC’nin Doğu Akdeniz’de bir Türk devleti olmasından kaynaklandığını söyleyen Feyzioğlu, süslü cümleler ve BM kararlarının bu gerçek karşısında içi boş gerekçesiz olduğunu kaydetti.

Aynı kurulu düzenin Azerbaycan’a ait olduğu konusunda hiçbir ihtilaf olmayan Karabağ söz konusu olduğunda utanmadan “Karabağ Azerbaycan toprağıdır ama Ermeni ve Azerbaycan halkları arasında öyle anlaşmazlık vardır ki, toprakları geri alması yakışıksızdır” dediğine işaret eden Feyzioğlu öte yandan Kıbrıs söz konusu olduğunda, Rumlar Enosis idealiyle adayı bir Yunan adası yapmaya çalıştığı bu BM kararlarına bile geçtiği halde başka bir tutum izlediğine işaret etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmanın ve KKTC’yi tanıyın çağrısının da bu gerçeklere dayandığını söyleyen Feyzioğlu, 1963'te devletin Rumlar tarafından Kıbrıslı Türklerden gasp edildiğini, Türk vekillere parlamentoya gelmeyin dediklerinin, devlet dairelerine Türk memurların sokulmadığı, kaçırıldığı, öldürüldüğünün sabit olduğuna işaret etti.

2004 Annan Planı’nın federasyon modeli öngördüğünü Kıbrıslı Rumlar’ın bu planı reddettiğini ifade eden Feyzioğlu, Kıbrıslı Rumlardan ret çıkarsa Kıbrıs Cumhuriyeti hiçbir şekilde AB’ye alınmayacak, KKTC üzerindeki izolasyonlar kalkacak denmesine rağmen bunun tam tersinin yapıldığını anımsattı.

Konuşmasında Crans Montana sürecine de işaret eden Feyzioğlu, Kıbrıs Türk tarafının içine sinmese de, “hadi bir daha deneyelim” deme noktasında olduğunu görünce, Rum Liderin masayı “az kasın anlaşıyorduk” diyerek terk ettiğini anlattı.

“Federasyon evlilik gibidir sizle evlenmek istemeyenle evlenemezsiniz”

“Federasyon evlilik gibidir sizle evlenmek istemeyenle evlenemezsiniz. Türklerle federasyon kurmak isteyen bir Rum halkı yoktur” diyen Feyzioğlu romantizme devlet yönetiminde yer olmadığını, gerçeklerden kopuk ayağı araziye basmayan bir yaklaşımın halkları, milletleri felakete sürükleyeceğini vurguladı.

Rumların ne parlamento, ne yüksek yargı, ne kaza mahkemeleri ne polisi, hiçbir devlet kurumu ve yetkisini Türklerle adilane şekilde paylaşma niyetinde olmadığını dile getiren Feyzioğlu, Kıbrıslı Rumların federasyondan anladığının, Kuzeyi de biz yönetelim düşüncesinden ibaret olduğunu kaydetti. Feyzioğlu, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısının da tüm bu gerçeklere dayandığını anlattı.

“Bu çağrı hem Kıbrıs Türk halkı hem KKTC, hem T.C. adınadır” diyen Feyzioğlu arazideki gerçeğin bu olduğuna işaret etti.

Sözlerine “O zaman şimdi yeniden başlayan bir süreç var o nedir diyeceksiniz. Orada çok önemli bazı hususlar var” şeklinde devam eden Feyzioğlu KKTC’nin evet dediği temsilcinin özel temsilci değil kişisel temsilci olarak çalışacağını kaydetti.

Bu ikisi arasındaki farkın, kişisel temsilcinin BM’nin Kıbrıs Türkleri aleyhine tamamen kurulu nizam baskısıyla aldığı kararların bu müzakereciyi bağlamaması olduğunu anlatan Feyzioğlu, ikinci farkın süre sınırı olduğunu, ucu açık bir görüşmeden bahsedilmediğini; üçüncü farkın ise bir müzakere süreci başlasın diye değil müzakere sürecine zemin olup olmadığının sorgulanması için çalışma yürütüleceğini ifade etti.

Tanınmanın uluslararası hukukta devlet olmanın şartlarından olmadığını belirten Feyzioğlu “Diğer tüm şartlar da KKTC tarafından fazlasıyla yerine getirilmektedir” dedi.

“Rumlar arkalarına AB’yi alıp, BM’nin düzenini alıp, Kıbrıslı Türklere acımasız bir izolasyon uygulamaktadır. Kıbrıs Türk gençliğine ‘bunların kalkmasını istiyorsanız gelin pasaportunuz burada’ demektir. Canımızı kim koruyacak diyene artık AB var demektedir” şeklinde konuşan Feyzioğlu Kıbrıslı Rumların Enosis ve Eoka’ya olan bakış açısına işaret etti.

“Yabancılara mal satışı takip edilmesi gereken bir konu”

KKTC makamları ve T.C. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yabancılara mal satışı konusunda ciddi bir gözlem ve tedbir getirme gereğini kamuoyuyla paylaştığını anımsatan Feyzioğlu bunun takip edilmesi gereken bir konu olduğunu kaydetti.

“Kıbrıs işgal edildi” gibi güçlü ifadelerle katılmak çok doğru olmasa da, KKTC’nin en yetkili makamları ve T.C. Dışişleri Bakanı’nın, “KKTC ile iş birliği içinde izliyoruz, izlenmesi gerekir, tedbirler alınırken birlikteyiz” açıklamalarına bakıldığında da ortada bir sorun yok da denemeyeceğini vurguladı.

Sorunun doğru teşhis edilmesi ve doğru tedbirlerle önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Feyzioğlu, “Bu konuda biz de KKTC makamları talep ederse, zaten ayrılmaz ittifakımız çerçevesinde, üstümüze düşeni tabi ki yerine getireceğiz. Kimsenin endişesi olmasın” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında KKTC’nin yüzölçümüne işaret ederek, başka ülkelerle kıyasın buna göre yapılması gerektiğin dile getiren Feyzioğlu, KKTC mevzuatına göre bir yabacının bir taşınmaz alma hakkı olduğunu anımsattı, “Eğer ihlaller varsa gereği KKTC yetkili makamları tarafından yerine getirilir” dedi.

Ataoğlu: “İnşaat sektörüyle ilgili alınması gereken tedbirler alınacak”

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu da konuşmasında etkinliğin düzenlenmesine katkı koyanlara teşekkür etti.

KKTC’nin tanınması için bakanlık olarak ellerinden geldiğince her yerde temaslarda bulunduklarını, çalışmalar yaptıklarını belirten Ataoğlu, Kıbrıslı Türklerin Barış Harekâtına kadar birçok zorluklardan geçtiğini kaydetti. Ataoğlu gelinen noktada KKTC’nin tanınmasının ayak seslerinin duyulduğunu da söyledi.

İnşaat sektörüyle ilgili alınması gereken tedbirlerin alınacağını kaydeden Ataoğlu, konuşmasında Anavatan Türkiye’ye güvendiklerini de vurguladı.

Dim: “PR çalışması önemli”

Küresel Gazeteciler Konseyi Genel Başkanı Mehmet Ali Dim açılışta yaptığı konuşmada, konseyin kuruluş tarihi olan 14 Ekim 2019’dan önce ilk uluslararası çalıştayını Kıbrıs’ta yaptığını dile getirdi.

4 yıl sonra yine KKTC’de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Dim, çalıştayın geçen sene Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la bir ödül töreninde yaptıkları sohbette KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması için atılması gereken adımları konuşmaları üzerine hayata geçtiğini belirtti.

Yakın coğrafyadan Rusya’dan, Kazakistan’dan, Azerbaycan’dan, Özbekistan’dan Suriye’den gazetecilerin bugün çalıştayda yer aldığını belirten Dim, KKTC’nin kısa süre önce TTD gözlemci üye statüsü kazandığına işaret ederek bunun tanınma adına önemli bir adım olduğunu söyledi, bu çerçevede yakın coğrafyadaki ülkelerde bir PR çalışması yapılmasının önemine değindi.

KKTC’nin ciddi ilerleme kaydettiğini ve yatırımcı çektiğini anlatan Dim Türkiye’den gelen yatırımcıların burada daha çok inşaat sektörüne ilgi gösterdiğini dile getirdi, bu alanda belirli kaidelerin ortaya konması doğru olsa da yabancıların ülkeye gelişine set çekmemek gerektiğini ifade etti.

Türkiye’den önemli gazetecilerin çalıştayda olduğunu belirten Dim, sabah Lefkoşa turu yaptıklarını ancak Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarı ve Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün kabrini açık olmadığı için ziyaret edemediklerini söyledi bu durumun düzeltilmesini rica etti.

Önümüzdeki mart ayında Berlin’de Turizm Fuarına KKTC’den bir heyet götürmeyi, Nisan ayında ise KKTC’de Avrupa’da iş yapan iş adamlarını KKTC’ye getirmeyi planladıklarını söyleyen Dim, çalıştayın gerçekleşmesine katkı koyanlara teşekkür etti.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }