Büyükelçi Feyzioğlu, Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak anılan bugüne gelinmesinde yaşanan süreci değerlendirerek, Öncelikle BRT’nin yerinin kendileri için çok ayrı olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz 2016’nın bir günlük bir mesele değil, on yıllarca süren bir hazırlık ve sürecin sonucu olduğunu belirtti. 15 Temmuz’un kalkışanların, “Çelik gibi bir iradeye çarparak parçalanmaları” açısından anlamlı bir gün olduğunu kaydeden Feyzioğlu, bunu FETÖ’nün yaptığının bilindiğini, öncesinde ise sinsi bir planla paralel devlet yapılanması tasarladıklarını, bu amaç uğruna da adım adım ilerlediklerini anlattı. Büyükelçi Feyzioğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayıp kendi aralarında paylaşmak isteyen ülkelere karşı Ulu Önder Atatürk’ün milli bir mücadele verdiğini, Sevr’i dayatan güçlerin de bölgede ve dünyada yüzlerce yıllık planlarla hareket ettiğini hatırlattı. “Sevr Anlaşması Türkiye tarafından çöpe atılmakla birlikte, tasarlayıcıları tarafından atılmamıştır” diyen Feyzioğlu, tasarlayanların hedeflerinin hep aynı olduğunu belirtti. “Kuklalar değişse de kuklacılar aynıdır” diyen Büyükelçi Feyzioğlu, ipleri tutan güçler aynı olduğu için aynı hedefe yönelik çalıştıklarını söyledi. FETÖ’nün Türkiye’deki yapılanmanın kırıldığını, ancak dışarıda kuklacı ile irtibat halinde çalıştığının görüldüğünü ifade eden Feyzioğlu, PKK ve FETÖ’nün hedeflerinin aslında aynı olduğunu, 5’inci kol faaliyetlerinin de bunun bir parçası olduğunu kaydetti. Kendisinin de bu yapılanmalara karşı verdiği mücadele nedeniyle hedefte olduğunu ve bunu şükürle karşıladığını dile getiren Feyzioğlu, 15 Temmuz’da başarılı olunsaydı, Türkiye’de, KKTC’de ve bölgede neler olabileceğini anlattı. Eğer başarılı olunsaydı, ülke yönetiminin ele geçirileceğini ve ele geçirilen siyasi güçle Sevr’in yeniden yazılıp imzalanmış olacağını kaydeden Feyzioğlu, terörle mücadele değil, müzakere denileceğini ve daha bunun gibi birçok uygulamanın daha söz konusu olacağını söyledi. Aynı mentalitenin “Kıbrıs’ın kuzeyinde bizim ne işimiz var” diyeceğini, garantörlüğün de çağdışı olduğunu ve AB’de olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantisinden bahsedeceğini belirten Feyzioğlu, o devletlerin 1963-1974 arasında yaşananlara karşı kılını kıpırdatmayarak, sesini çıkarmadığını anımsattı. Asimilasyon yoluyla 5-10 yıl içinde Kıbrıs Türkleri’ne de hedefledikleri uygulamaları yapabileceklerini dile getiren Büyükelçi, Libya, Karabağ ve Azerbaycan’daki mücadelelerin de yine aynı bakışla Türkiye yüzyılı için yapıldığını söyledi. Kalkışma başarılı olmuş olsaydı, Ankara’da büyük bir silahlı mücadelenin başlamış olacağını, doğu ve güneydoğunun karışmış olacağını, PKK’nın da harekete geçeceğini, Karadeniz’den Hatay’a bir hat çekeceğini ve Sevr’in adım adım geleceğini kaydeden Feyzioğlu, olası senaryolardan örnekler verdi. Büyükelçi Feyzioğlu, “Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın olağanüstü liderliği ve cesareti ile Türk milleti; polisi ve askeriyle kenetlendi, 24 saati geçmeden de darbecileri boğdu” diyerek, “Türk milleti birlik ve beraberlik içinde olduğu zaman başaramayacağı yoktur, tarihte de örnekleri vardır” vurgusu yaptı. Bu birlik ruhunun Türkiye ve KKTC’yi koruduğunu, aynı ruhun diğer ülkelerdeki mazlumların haklarını da koruyan bir konumda olduğunu ifade eden Feyzioğlu, “Bugün Mustafa kemal Atatürk yaşasaydı zaten yapılanlar onun hayalleriydi” dedi. 15 Temmuz 1974 darbesini de anımsatan Feyzioğlu, darbecilerin o gün adayı Yunanistan’a bağlamak için sabırsız davrandığını, 20 Temmuz Harekatı’na Barış Harekatı denmesinin boş bir tanım olmadığını, adaya toptan barışı getirdiğini belirtti. Mutlu Barış Harekatı’na Güney’de başka bir gözle bakıldığını ve tarihin çarpıtıldığını da dile getiren Feyzioğlu, 20 Temmuz’un ada soykırımın bittiği gün olduğunu, Kıbrıs sorununun çözüldüğü, Kıbrıs Türklerinin yaşam hakları ve geleceklerinin kurtulduğu kutlu bir gün olduğunu söyledi. “50 yıldır bu adada barış var, 50 yıl önce köyler basılmadı mı, kadın ve çocuklar katledilmedi mi, insanlar bir çıkınla varlarını yoklarını bırakıp büyük şehirlere sığınmadı mı? 50 yıldır kendi devletleri, yönetimleri ve gelecekleri var” diyen Feyzioğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vasiyeti olan “Kendi Devletinize Sahip Çıkınız” sözünü anımsattı. Büyükelçi Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliği ve iki devletli eşit uluslararası statünün kabulü yönündeki çözüm politikasının dünya tarafından da görüldüğü takdirde, bu adanın bir refah adası haline dönüşeceğini, ancak güneyin bu kendi eliyle engellediğini belirtti. Kıbrıs Türklerinin refahı ve geleceğinin güvence altında olunmasından sorumlu olan Türkiye’nin bu yolda çalışmaya devam edeceğini de kaydeden Büyükelçi Feyzioğlu, “KKTC; Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce ve hisleri anlayarak yolunda ilerleyen Türkiye’nin ve büyük Türk Dünyası’nın Doğu Akdeniz’deki kalesidir” dedi.