Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem, tek taraflı; öğretmeni, sendikasını yok sayan kararlarla hak ve özgürlükleri baskı altına almaya çalışan bu anlayışa karşı direnmeye, boyun eğmeden mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Bu dayatma düzeni kabul etmeyeceklerini belirten Eylem, “tüm okullarımızda öğleden sonra eğitim yapmıyoruz” dedi. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Eylem, eğitimde yaşanacak kaosun sorumlusunun Eğitim Bakanlığı olacağını vurguladı. Eylem’in açıklaması şu şekilde: "Eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli ve en sağlam araçtır. Türkiye’de eğitimde yürürlüğe konmuş gerici, teslimiyetçi, cemaatlere, tarikatlara teslim edilmiş, diyanetle işbirliği içinde sürdürülen çağdışı dayatmalar Kıbrıs’ın kuzeyine de monte edilmeye çalışılmaktadır. Yıllardır kendi dinini, kültürünü, dilini, benliğini korumuş Kıbrıs Türk toplumunu dönüştürmek için özellikle AKP ve buradaki işbirlikçileri eliyle bu politikalar her türlü takiye ve misyonerlik çalışmalarıyla hayata geçirilmeye çalışılmakta, biat eden, sorgulamayan, dindar, kindar toplum yapısı oluşturma çalışmaları hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Okul yapılmamakta, kaynaklar kısıtlanmakta, kadrolar atanmamakta buna karşılık camiler, külliyeler, ilahiyat açılmakta, kitap içerikleri, müfredatlar dinselleştirilmekte, TC'den öğretmenler istihdam edilmektedir. Tüm gericiliğiyle toplumumuzu esir almaya çalışan bu anlayış öğretmeni karşısında bulacağını bildiğinden öğretmene ve sendikalarına saldırılarını artırmakta, her türlü asimilasyoncu, baskıcı dayatmalara başvurmaktadır. Bu dayatma ve saldırılara karşı verilen mücadelede yasa dışı kesintiler yaparak grev hakkının öğretmenin elinden alınmasının planlanması, hiçbir hazırlık ya da organizasyon yapmadan, altyapı, donanım, imkan sıkıntılarını, öğrencilerimizin yaşayacağı sıkıntıları göz ardı edip sadece ders sayısını artırarak “iki gün öğleden sonra yapılacak” dayatması, hizmet içi eğitimlerle ilgili baskılar, tehditler öğretmeni dize getirme, sendikasını zayıflatma amacı taşımaktadır. Eğitimdeki yeniliklerin pilot okullar seçilerek uygulanıp denenmesi, sonra yaygınlaştırılması, bilimsel bir gerçektir. Eğitime bütçe ayırmayıp okulları kaderine terk eden, kalabalıklaşan, inşaat alanına dönecek olan okullara aylardır çivi çakmayıp konteynerler, prefabrikler yerleştiren, Türkçe bilmeyen öğrencilere paralı kurs açan ancak para veremeyecek durumda olduklarından bu konuyu çözümsüz bırakan, dünya kadar masraf yapıp Türkçe çalıştayı yapan ama somut sonucunun ne olduğu bilinmeyen, açıklanmayan, eğitimde hiçbir sorun yokmuş gibi kamuoyunu yanıltan, öğretmen, sendika düşmanı, Kuran kursları, kitap içerikleri, TC’den görevlendirme öğretmenler vs. verilen tüm talimatları harfiyen yerine getirip koltuğunu sağlama alan Eğitim bakanının açıklamasında hangi pilottan bahsettiğini kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir. Seçilecek okullarda pilot uygulama yapılmasını, ortak komisyonla oluşacak sıkıntıları birlikte gözlemleyip raporlamayı önermemize rağmen bakanlığın ve UBP-DP-YDP hükümetinin bunu dikkate almaması, esas niyetin ne eğitim ne de nitelik olduğunu açıkça göstermektedir. Tek taraflı; öğretmeni, sendikasını yok sayan kararlarla hak ve özgürlüklerimizi baskı altına almaya çalışan bu anlayışa karşı direnmeye, boyun eğmeden mücadele etmeye devam edeceğiz. Çocuklarımızı ve öğretmeni 2 gün 9 saat konteynerlere mahkûm etmek isteyen, çocuklarımızın sağlıksız, yetersiz besleneceği, aç kalacağı, güvenliklerinde, ulaşımlarında sıkıntı yaşanacağı, bu dayatma düzeni kabul etmiyor ve tüm okullarımızda öğleden sonra eğitim yapmıyoruz. Bu süreçte, oluşacak tüm kaosun sorumlusunun eğitim bakanlığı olacağını bir kez daha ortaya koyar, tüm öğretmen, okul yöneticisi ve öğrencilerimize dayanışma çağrısı yapar velilerimizi çocuklarımız, geleceğimiz için bu eyleme destek vermeye davet ederiz. Bilinmelidir ki, nitelikli, bilimsel, demokratik, parasız, kamusal eğitim için, din, dil, ırk, ayrımı gözetmeksizin toplumu oluşturan tüm bireylerin hak ve özgürlüklerine saygılı, farklılıklara hoşgörülü, hukukun üstünlüğüne dayalı bir sisteme inanan, demokrasi bilincine, çağdaş, laik, demokratik yaşam biçimine sahip bir toplum yapısı için mücadelemiz devam edecektir".