Dışişleri: Kıbrıs Türk halkı ada ve etrafındaki tüm kaynaklarla ilgili eşit söz ve hak sahibidir Dışişleri: Kıbrıs Türk halkı ada ve etrafındaki tüm kaynaklarla ilgili eşit söz ve hak sahibidir

Erhürman’ın açıklaması şu şekilde: 
“1. 29 milletvekilinin desteğine sahip olduğunu iddia etmesine rağmen, 15 tur boyunca 26 “kabul” oyuna ulaşamayan “hükumet”in, 15. turda üç geçersiz oyu “geçerli” saymak suretiyle seçilmemiş bir kişiyi Meclis Başkanlığı koltuğuna oturtma girişimine karşı, Meclis içinde milletvekilleri, dışında da pek çok kurum ve kişi ciddi bir direniş gösterdi.
2. Sonuç itibarıyla, halkın gözünün içine bakarak “bu oylar geçerlidir, hatta bu oylardaki ‘çift mühürler’ iradenin daha da güçlü bir şekilde beyanıdır, bu iş bitmiştir” diyenler, tuhaf iddialarını, bu halkın aklıyla dalga geçme girişimlerini daha fazla sürdüremediler.
3. Bir buçuk ay ve 15 tur boyunca, üç değişik adayla bu maskaralığı sürdürenlerin, bırakın ülkeyi, kendi kendilerini dahi yönetemediği, gerçeği görmek isteyen herkesin görebileceği biçimde ortaya çıktı.
Ama süreç görmek isteyenlere yalnızca bunu göstermedi. 
4. “Kimileri”nin CTP’ye Sn. Kutlu Evren’in seçiminde Meclis’i açtığı için eleştiri yöneltirken, bir gün sonra Meclis’i açmadığı zaman “neden açmadın” diye sorduklarını da gördük.
5. “Kimileri”nin bir yandan “Meclis Başkanı’nın seçiminde tüm Meclis sorumludur” derken, aynı şekilde seçilmemiş bir kişinin Meclis Başkanı koltuğuna oturtulmamasından da tüm Meclis’in sorumlu olduğunu nedense göz ardı ettiklerini gördük.
6. CTP “erken seçim” derken, “derdimiz seçim değil, geçimdir”, “bu sistemde seçime gitsek ne değişecek, bırakın bunları” diyenlerin, hiç öyle bir şey olmamasına, CTP’nin erken seçimle ilgili talebi Meclis’te görüşülmeyi beklemesine karşın, şimdi CTP’yi “erken seçim istememekle” suçlamaya kalktıklarını da gördük.
7. Bu olaylar yaşanmadan önce her gün “Meclis’in aslında hiçbir işe yaramadığını” söyleyenlerin CTP’ye “Meclis’i çalıştırmıyorsun” eleştirisi yönelttiğini de gördük.
8. 29 milletvekili desteğine sahip olduğunu iddia eden “hükumet”in 15 tur boyunca bir Meclis Başkanı seçememesinin bir “hükumet krizi” olduğu da, bunun sebepleri de açıkça belliyken, bunu “Meclis krizi” diye lanse etmeye çalışanları da gördük. 
9. CTP’ye gece gündüz, “Meclis’te sert muhalefet yapmıyorsunuz” diyenlerin, seçilmemiş bir kişinin Meclis Başkanlığı koltuğuna oturtulması için sergilenen zorbalığa karşı direnişi “fazla sert” bulduklarını da gördük.
10. “Ziya Bey seçilmemiştir, yok hükmündedir, Meclis Başkanlığı seçimi tamamlanmamıştır. Ziya Bey’i aday gösterecekseniz buyurun siz seçin, ama isterseniz istişareler sonucunda belirlenecek adayın seçilmesine destek veririz” diyen CTP’nin, Ziya Bey’in tekrar aday yapıldığı 16. turda tüm milletvekilleriyle birlikte “ret” oyu kullandığı açıkken, “CTP UBP’ye koltuk değneği oldu, Ziya Bey’i birlikte seçtiler” yalanını pervasızca ortaya atanları da gördük.
11. Özetle, kendine hükumet demesine karşın, bırakın ülkeyi, kendi kendini bile yönetemeyen bu yapıdan her gün şikayet edermiş gibi görünmesine karşın “aman değişmesin” diye çırpınanların çabalarını da gördük ve bir kez daha kayda geçirdik. 
12. Bazen yanlış veriye, bilgiye dayalı olsa da iyi niyetle eleştiri yapanların eleştirilerine her zaman olduğu gibi saygıyla teşekkür ederiz. 
Ama “kimileri”nin gerçek maksadının ne olduğunu, bu ülkeye, bu halka karşı zerre sorumluluk taşımadıklarını, kendilerinden başka gaileleri olmadığını bir kez daha ve son derece açık biçimde görmek açısından da çok öğretici oldu bu süreç.
13. “Koltuk” ve çıkar kaygısından başka derdi olmayan bu yapının/zihniyetin bu halinin ülkeyi, “Meclis Başkanlığı seçim süreci”nden önce de, sırasında da getirdiği hal ortada! Yaptıkları, yapacaklarının garantisidir. Dolayısıyla olması gereken, bir an önce bu zihniyetten kurtulmak için, halkın iradesine başvurmak için mücadele etmektir.
Ama yalnızca mücadele etmek yetmez. Büyük bir sabırla ve her adımda daha da çok öğrenerek mücadele etmek lazım.
Sabırla ve her adımda daha da çok öğrenerek mücadeleye devam edeceğiz. Ülkemiz, halkımız, çocuklarımız için…”