Kanal T’de Ahmet Kaptan’ın sorularını yanıtlayan Tufan Erhürman, “Tarihimizin en ciddi krizlerini her alanda yaşadığımız koşullarda, bu ülke yönetilmiyor” ifadelerini kullandı.

“Tüm sorunları seyirci kalıyorlar”

Kapılar açıldıktan sonraki dönemde, ekonominin kuzeyden güneye kaydığını anımsatan Erhürman, “Sayın Ersin Tatar da o dönemlerde Maliye Bakanıydı. ‘Milli piyasadan alışveriş yapın’ diye çağrı yaptığını hatırlıyorum” dedi.  4 ay öncesine kadar ise kuzeyin, güneyden gelenler açısından gittikçe daha ucuz hale geldiğine işaret eden Erhürman, lokantaların, berberlerin, marketlerin güneyden gelenlerle dolduğunu hatırlattı. Söz konusu durumun dört ay öncesinde geçerli olduğunu söyleyen Erhürman, Euro’nun bugün 33 bandında olmasına rağmen insanların eti, domatesi, marulu güneyden aldığına işaret etti. Güneye geçemeyecek olanların ise bu taraftaki fiyatlara mahkum olduğuna vurgu yapan Erhürman, Euro’nun 34’e dayanmış olmasına rağmen, durumun böyle olmasını eleştirdi. Adına hükümet denen yapının ise tüm sorunlara seyirci kaldığını söyleyen Erhürman, tüm paydaşları bir araya getirip masanın kurulması gerektiğine dikkat çekti. Erhürman, girdi maliyetlerin ne düzeye geldiğinin de bilindiğini ifade etti.

“Piyasadaki esas sorun öngörülemezlik”

“Dört aylık enflasyon, böyle giderse yüzde 28 olabilir” açıklamalarını da eleştiren Erhürman, geçtiğimiz dönemde hayat pahalılığının yüzde 48.5 olacağının açıklandığını hatırlattı ve bunun sonucunda hayat pahalılığı oranının yüzde 50’yi geçtiğini vurguladı. Yüzde 28’in de verildiğinde, personel giderleri olarak tekrardan fiyatlara yansıyacağını belirten Erhürman, güneye kayışın da buna paralel olarak hızlanacağını kaydetti. Tufan Erhürman, “Bu döngü sizi, üreticileriniz piyasadan çekildiği, dükkanların kapanma noktasına geldiği bir noktaya taşıyacak” ifadelerini kullandı ve piyasada olan biten bu şekilde giderken “hükümetin” ne yaptığını sordu. Ülkedeki mevzuat yapısını da değerlendiren Erhürman, “Asgari ücreti arttırdığınız anda, devlet nezdinde bütün işlemler de artıyor. Çünkü her şey asgari ücrete endeksli. Bütün yasalar asgari ücrete endeksli bir şekilde düzenlendi” dedi. Asgari ücretlinin de artışı aldığı gün, söz konusu artışın elinden gittiğine dikkat çeken Erhürman, “Ödeyeceği her şey de artıyor. Bu sürdürülebilir değildir. Bunu beş yıldır söylüyoruz. Stabil para birimine endeksli muhasebe birimini de önermiştik. Piyasada esas sorun öngörülemezlik sorunudur” diye konuştu.

“Herkes bağırıyor, ‘hükümet’ seyrediyor”

“Bu gidiş bizi sadece yoksullaştırmıyor. Yoklaştırıyor. Küçük baş üreticisinin ben üretime devam edeceğim demesi de narenciye üreticisinin, çocuğuma da bu işi bırakacağım demesi de artık kahramanlıktır” diyen Erhürman, adına hükümet denen yapının da yaşananları izlemeye devam ettiğini dile getirdi. Ülkede denetimle ilgili de konuşan Erhürman, “Denetim, sen kuralları koyarsın, o kurallara uyulup uyulmadığını kontrol edersin. Kaç ürün denetimli üründür?” diye sordu. Zorunlu tüketim malzemelerinde, özellikle de çocuk malzemelerinde, narh koyulması gerektiğine işaret eden Erhürman, “Bu piyasa zorunlu ihtiyaçların giderilmesini bile imkansız hale getiriyor” dedi. Ülkenin kötü değil, hiç yönetilmediğine vurgu yapan Erhürman, “Herkes bağırıyor, ‘hükümet’ seyrediyor” dedi. Hayat pahalılığının hesaplanmasında kullanılan sepetin değişmesi gerektiğini vurgulayan Erhürman, “Reele gelmesi lazım, güncellenmesi lazım” dedi.

Tam 7 kilogram... En çok yağış o bölgeye düştü! Tam 7 kilogram... En çok yağış o bölgeye düştü!

“Toparlanması mümkün olmayan zararlar veriliyor”

Karşılarındaki zihniyetin, halkın gözünün içine baka baka dalga geçtiğine dikkat çeken Erhürman, ülkede gizlenemeyecek bir fukaralaşma yaşandığını kaydetti. Tufan Erhürman, “Fukaralaşma, yoklaşma yaşanıyor. Bunlar yaşanırken bunun üstü örtülemez” dedi. Adına hükümet denilen yapı olarak, elektrik kurumunun da zarara uğratıldığını hatırlatan Erhürman, “İhalesiz, daha ucuza elektrik getireceğiz diye, ülkeyi zarara uğrattıklarını itiraf ettiler” dedi. Tufan Erhürman, “Bu kurumların yazdığı zararlar, dönüp bize ciro ediliyor. Bu halktır, bunların altına ezilen. Tarihimizin en ciddi krizlerini her alanda yaşadığımız koşullarda, bu ülke yönetilmiyor. Ülke yönetilmiyor, arkadaşlar izliyor. Toparlanması mümkün olmayan zararlar da veriliyor. 2024’ün seçim yılı olması lazım. Halk ne takdir ederse, bizim boynumuz kıldan ince. Bu zihniyetin, burada kaldığı her dakika, bizim geleceğimizden çalınmış bir gündür” diye ekledi.