Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ersin Tatar'ın "Meclis’in toplanması gerekir, zorbalıkla önlemeye çalışacaklarsa bunu hesabını da kendileri verecektir" ifadelerine yanıt verdi. Erhürman, "Eminim ki hesap vereceklerdir. Dalga geçmeye çalıştıkları halkın önünde..." dedi.

Erhürman'ın paylaşımı şu şekilde:

1996 gündür kaçak yaşadı 1996 gündür kaçak yaşadı

"Ersin Bey dün gün boyunca o kadar "çarpıcı", "gündem belirleyen" şeyler söyledi ki bir tanesini atlamışım.

Yeni fark ettim, benim için "Meclis’in toplanması gerekir, zorbalıkla önlemeye çalışacaklarsa bunu hesabını da kendileri verecektir" demiş.

Ersin Bey'in cümlesinde bir tehdit havası var her şeyden önce. Ama elbette ciddiye almayı gerektirir türden değil.

"Zorbalık" sözcüğüne takıldım cümleyi okurken. Ersin Bey'in konuşmalarıyla ilgili olarak sık sık yaptığım gibi, acaba bunu niye söyledi, benim yanlış bildiğim bir şey mi var düşüncesiyle TDK sözlüğüne bakma ihtiyacı hissettim. Şöyle diyor TDK:

"Zorba: Gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse)".

Ben herhalde ima edilmeye çalışılan biçimde bir güce sahip değilim. Bu arada hükmüm altında da biri yok. Mesela "hükumet" sözcüğü bununla ilişkili ya, hükumet ne kadar hükmedebiliyor o ayrı mesele de, benim hükmetme yetkim de yok.

Hoş, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savundum diye hesap vermem gerekirse veririm elbette de bu şartlarda sözlük anlamıyla zorbalık yapamayacağıma göre, Ersin Bey'in sözünü ettiği hesap verme konumuna da girmem mümkün değil.

Ha, illa bir "zorba" arayacaksa Ersin Bey, başka taraflara bakması gerekecek. Doğru olmadığı 15 turda kanıtlanmış olsa bile 29 milletvekili desteğine sahip olduğunu iddia eden bir "hükumet" var ya hani!

Meclis'teki üç hukukçunun geçersizdir dediği çift mühürlü üç oyu, birden çok mühür vurulmak suretiyle iradenin en güçlü şekilde beyan edildiği üç geçerli oy olarak kabul ettiğini açıklayan "hükumet".

İşte o "hükumet", bu şartlarda hukuken Meclis Başkanı olmayan bir kişiyi Meclis Başkanlığı koltuğuna fiilen oturtur da "Meclis açtım oyunu" oynamaya kalkarsa, bu fiil "zorbalık" sözcüğüne epeyce bir yaklaşmış olacak.

Ama nafile elbette! Çünkü bu durumda bu zorbalık dahi Meclis'in hukuken toplanmış sayılmasını sağlayamayacak ve Meclis açılmamış olacak. Yani "hükumet" Meclis'in açılmasını ve çalışmasını hukuka aykırı eylemle engellemiş olacak.

Ersin Bey'in dediği anlamda bir hesap verecekler mi peki? Ersin Bey nafile tehdit çabalarına girebilir ama ben girmem. Buna rağmen eminim ki hesap vereceklerdir. Nerede mi? Hani o çok korkulan sandık var ya, orada işte. 

"Aynı kareye birden fazla mühür vurulması seçmenin o tercihi kuvvetli şekilde ifade etme isteğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir" diyerek kendisiyle dalga geçmeye çalıştıkları halkın önünde!"