Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Aydın mitinginde halka hitap etti.

Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Aydın geçtiğimiz mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminde yaklaşık yüzde 40 düzeyinde bir oy ile yanımızda yer aldı. Bu oy oranı Aydın ile bizim aramızdaki gönül bağını ifade etmekten çok uzak. İnşallah 31 Mart'ta Aydın'dan büyükşehiri ve ilçeleri ile müjdeli haberler bekliyoruz. Az önce sordum meydanda durum nedir? Katılım 52 bin kişi dediler.  Bu ne demektir? 31 Mart'ta sandıkları patlatmaya hazırlanıyoruz.

Bu şehir yeter söz milletin diyerek Türk demokrasisine adını altın harflerle yazdıran şehit Adnan Menderes'in emanetidir. Adnan Menderes, ülkesine ve milletine yaptığı hizmetlerin bedelini canını dar ağacında vererek ödedi. Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma yolculuğu her darbede her cunta girişiminde her siyasi ve ekonomik krizde, her sosyal kargaşada ne yazık ki kesintiye uğradı. Bu defa durum farklı kendi iç meselelerimizle uğraşırken bizimle aynı seviyede olan ülkeler aldı başını gitti. Ülkemizin darbeler zincirinin önemli halkalarından biri de dün 27'nci yılını geride bıraktığımız 28 Şubat postmodern darbesiydi. Öncesi ve sonrasıyla bu darbe ülkemiz demokrasi tarihinin utanç verici sayfalarından biridir. 

Menderes'i hoyratça başbakanlık koltuğundan indirip darağacına gönderen zihniyet 28 Şubat darbesinde kendince daha incelikli yöntemler kullandı. Kafa aynı kafaydı sadece metod farklıydı. Bu darbe girişiminin ele başlarından birinin gerekirse ülkemizin nüfusunun birkaç milyon azalmasından ziyan gelmeyeceğini söylediği rivayet edilir. Hatta dönemin cuntacıları 28 Şubat'ın bin yıl süreceğini ilan etmişlerdi. Kılık kıyafetinden dolayı kadınların okuma ve çalışma haklarının gasbedildiği, milli irade hazımsızlığının en sefil örneklerinin sergilendiği, sermayenin renklere bölünerek baskı altına alındığı, bazı medya organlarının darbe bülteni gibi yayınlar yaptığı velhasıl demokrasi, hukuk, adalet ve özgürlük namına ne kadar değer varsa hepsinin çiğnendiği o kara günleri unutmadık, unutmayacağız. Allah ülkeyi bir daha bu faşist zihniyetin eline düşürmesin diyoruz. 

Biz de kendi siyasi serencamımızda darbecilerle sık sık yüz yüze geldik. İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı görevinden daha süremiz dolmadan darbecilere selam duran hukukçuların kararlarıyla ayrılmak zorunda bırakıldım. Partimizi kurup başbakanlık görevini üstlendikten sonra da sürekli darbeci zihniyetin ve onun emrindeki bürokratik oligarşinin oyunlarıyla boğuştuk. Cumhuriyet mitingleri adı altında cumhuriyetimize, milli iradeye, demokrasimize kasteden tuzaklarla, karanlık cinayetlerle daha nice sinsi senaryolarla karşılaştık. Ardından uyduruk gazete küpürleriyle, internet haberleriyle partimizi kapatmaya kalktılar. Milletimizin desteğiyle bu badireleri aştıkça önümüze yeni yeni engeller çıkardılar. Gezi Olayları ile sokakları karıştırmaya çalıştılar. FETÖ'nün emniyet-yargı-darbe girişimiyle milli iradeyi esir almaya cüret ettiler. PKK terör örgütüyle vatan topraklarını parçalamaya niyetlendiler. 15 Temmuz darbe girişimiyle milletimize silah çektiler, kan döktüler. 

Sınırlarımıza yığdıkları teröristlerle vatan topraklarına ve milletimizin aziz canına kastettiler. Hiçbirinde başarılı olamayınca işi ekonomimizi mahvetme tehditlerine kadar vardırdılar. Ülkemizin 74 yıllık çok partili geleneğini hedef alan saldırıların gerisinde Türkiye'yi istedikleri gibi yönetmek isteyen emperyalist güçlerin olduğunu biliyoruz. Biz içerideki maşalarla mücadele ederken asıl büyük kavgayı bunlara karşı verdik. Cudi'de, Tendürek'te, Gabar'da verdik. Bunları mağaralara gömdük. Terk ettiler, gittiler. Bakıyorsunuz bir taraftan Fransızların meşhur Lafarge çimento ürünü Türkiye'ye geldi ve bunlar mağaraları yaptılar. Kime? Teröristlere. Fransa ne yazık ki terörün adeta baş destekçisi oldu. Baş edebildi mi? Edemedi. Peki biz ne yaptık? Kuzey Suriye'deki Lafarge'nin bütün barınaklarını gömdük. Durmak yok o kadar.

Bir depremde Marmara Denizi'nde... Bir depremde Marmara Denizi'nde...

Ülkemizi siyasetiyle, diplomasisiyle, üretimiyle, ihracatıyla, teknolojisiyle, savunma sanayii ile güçlendirdikçe bize karşı kurulan tuzakların çapı da büyüdü. Şayet Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi krizlerin etkisiyle kendi canlarının derdine düşmeselerdi daha neler yaparlardı Allah bilir. Bu hadiselerin ülkemize olumsuz yansımalarını en alt düzeyde tutmak için çok çalıştık. En büyük başarımız ne yaşarsak yaşayalım ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasında tutmak olmuştur. Bugün de milletimizi yılgınlığa sürükleyerek küresel ve yerel dinamikleri aleyhimize kışkırtarak ülkemizi yeniden darbe iklimine sokmama hevesiyle yanıp tutuşanlar olduğunu biliyoruz. Ama artık işleri daha zor. Çünkü Türkiye eski Türkiye değil. Milletiyle, alt yapısıyla, siyasetiyle, ordusuyla, bölgesel ve küresel dengelerdeki stratejik konumuyla artık bambaşka bir Türkiye var, bambaşka bir devlet var.

Türkiye Yüzyılı'na kilitlenmiş bu ülkenin önünü kesmek ayaklarına pranga vurmak, diz çöktürmek, istikamet belirlemek öyle kolay değil. Sağda solda kendi kendilerine gelin güvey olanlar varsa buradan milli iradenin şehri Aydın'dan hepsini de ikaz ediyorum; Hayalinizde 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi bir darbe veya cunta girişimi varsa karşılaşacakları gerçek en hafif benzetmesiyle 15 Temmuz olacaktır. Artık bu milletin kendi iradesini hiçe sayanlara tahammülü kalmamıştır. Bu millet bir daha rahmetli Menderes'in artından yaptığı gibi gözyaşı dökmeyecektir. Bu millet bir daha rahmetli Özal'a edilen eziyetlerin tekrarlanmasına rıza göstermeyecektir. Bu millet bir daha merhum Erbakan'a ve merhum Türkeş'e yapılan hoyratlıkların tekrar sahnelenmesine eyvallah etmeyecektir. Bu millet bir daha geçtiğimiz 21 yılda yaşadığımız türden hiçbir sinsi girişimin tekerrürüne izin vermeyecektir.

Ülkemizin ihtiyacı çalışmaktır, üretmektir, gücünü artırmaktır, refahını yükseltmektir. Türkiye Yüzyılı'nın inşasını kesintisiz sürdürmektir. Elbette bugün de çözmemiz gereken sıkıntılarımız var. Bunları ülkemizi milli irade hırsızlarının, demokrasi hazımsızlarının, kalkınma düşmanlarının eline teslim ederek değil, daha çok mücadele vererek, daha çok alın teri dökerek çözeceğiz. Her kim gelir de size vizyonsuz, programsız, projesiz vaatlerde bulunursa emin olun söylediklerini zaten yapamayacağı gibi sizi elinizdekilerden de edecektir. Biz Türkiye'yi lafla değil, çalışarak, üreterek, alın teri dökerek, tehditlere direnerek, imkanları değerlendirerek büyütmeyi sizlere taahhüt ediyoruz. Aydın'ın da bu kutlu yolculuğun lokomotiflerinden biri olacağına ben inanıyorum. Ramazan ayı yaklaşıyor bu mübarek günleri gündüzüyle ayrı, gecesiyle ayrı değerlendirmeliyiz. İnşallah Ramazan'ın bayramı gelmeden 31 Mart'ta milli irade bayramını ilan edeceğiz. Demokrasi ve kalkınma yolculuğumuzun bu durağını da zaferle geride bırakacağız. Rabbim yaptığınız ve yapacağınız çalışmalar için şimdiden sizlerden razı olsun.

Allah'ın her köşesine ayrı bir güzellik bahşettiği Aydın'ı biz de 21 yılda 177 milyar lira kamu yatırımı yaparak geliştirdik, büyüttük, zenginleştirdik. Eğitimde, şehrimize 3 bin 494 yeni derslik kazandırdık. Gençlik ve sporda, 12 bin 306 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtık, 43 adet spor tesisi inşa ettik. Sosyal yardımlarda, Aydınlı ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız için 7 milyar lira tutarında kaynak aktardık. Sağlıkta, aralarında bin 499 yataklı 25 hastanın de olduğu 63 adet sağlık tesisi yaptık. Yatak kapasitesi 950 olan Aydın Şehir Hastanemiz ile birlikte 8 sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz.

TOKİ eliyle 2 bin 75 konutu sosyal donatı alanlarıyla birlikte tamamlayıp vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Bin 552 konutun inşasına devam ediyoruz. Şehrimizde 9 bin 717 riskli bağımsız bölümün kentsel dönüşümünü gerçekleştirdik. İktidara geldiğimizde Aydın'da 7 adet atık su arıtma tesisi varken bugün 34 adet atık su arıtma tesisi ile belediye nüfusunun yüzde 88'ine hizmet veriyoruz. Bunları kimin yapması lazım? Belediyenin yapması lazım. Aydın'daki 4 millet bahçesi projemizden 2'sini tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleri ile ilgili çalışmalar sürüyor. Kimin yapması gerekirdi? Belediyenin. Ulaştırmada, 114 kilometreden devraldığımız Aydın'ın bölünmüş yol mesafesini 408 kilometreye çıkardık. İzmir-Aydın otoyolunu, Aydın çevre yolunu tamamlayarak trafiğe açtık. Şehir hastanesi yolunu da biz yapıyoruz. İlk 80 kilometresini trafiğe açtığımız Aydın-Denizli otoyolunun kalan 60 kilometrelik kısmını inşallah bu yıl sonuna kadar tamamlıyoruz.

Biz bu ülkede 21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yaptık. Türkiye'nin asırlık ihmallerin ürünü tüm alt yapı eksiklerini gidermek, milletimizi hayalleriyle buluşturmak bize nasip oldu. Sadece somut projelerle kalmadık, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi konusunda da devrim mahiyetinde düzenlemeleri hayata geçirdik. Her alanda sorunları çözerken asla kimsenin inancına, meşrebine, hayat tarzına, kökenine, şehrine bakmadık. Siz birilerinin yaptıkları eski Türkiye güzellemelerine sakın kulak asmayın. Milletçe cumhuriyet tarihinin en müreffeh ve demokratik dönemini son 21 yılda yaşadık. Ülkemizin en iddialı kalkınma programı olan 2023 hedeflerini biz hayata geçirdik. Ülkemizin güven ve istikrar iklimine, demokrasisine, bağımsızlığına kasteden saldırılara ilave olarak küresel ve bölgesel krizlerin yansımalarından kaynaklanan o sıkıntılar bu hakikatin üzerini örtemez. Nitekim biz ülkemiz ve milletimiz için en iyisini hedefleyerek yolumuza devam ediyoruz.

Türkiye Yüzyılı vizyonuyla cumhuriyetimizin ikinci asrına güçlü bir giriş yapmanın çabası içindeyiz. İşte sizlerde gördünüz bugünaçıklanan 2023 yılı büyüme rakamları hamdolsun oldukça iyi geldi. Türkiye ekonomisi geçen yıl depreme ve diğer olumsuzluklara rağmen yüzde 4,5 büyüyerek çok önemli bir başarıya imza attı. Hani ekonomi kötüydü, ekonomi kötüye gidiyordu? Böylece ekonomimiz üst üste 14 çeyrektir büyüme başarısı gösterdi. Bu oranla Avrupa Birliği ülkeleri arasında en çok büyüyen ülke olduk. Gayri safi yurtiçi hasılamız 1 trilyon 119 milyar dolarla ilk kez 1 trilyon dolar sınırın üzerine çıktı. Muhalefet hani yandık, bittik, öldük diyordunuz, ne oldu? Aydın 31 Mart akşamında bu muhalefete dersini verecek ben size inanıyorum.

Bugüne kadar yaptıklarımızla beraberce atlattığımız badirelerle, geleceğe yönelik yol haritamızla hep sizlerin huzurunda olduk. Milletimize asla yalan söylemedik, yapamayacağımız işin sözünü vermedik. Sözünü verdiğimiz her işi yapmak için de canla başla çalıştık, çabaladık. Hiç şüphesiz eksiklerimiz olmuştur ama asla milletimizin karşısında başımızı eğecek yalanımız, hele hele ihanetimiz asla vaki değildir. 31 Mart seçimleri için sizlerin karşısına çıkarken arkamızda 21 yıllık eser ve hizmet karnemiz, önümüzde elhamdülillah Türkiye Yüzyılı şehirlerini inşa etmek için gerçek belediyecilik sözümüz var. 

Biz size yüreğimizi açıyoruz. En samimi şekilde muhasebemizi yapıyoruz, vaatlerimizi anlatıyoruz. Büyükşehiri ve ilçeleriyle Aydın 31 Mart'ta tercihini Cumhur İttifakı'ndan yana yaparsa bundan kazançlı çıkacak olan sizlersiniz. Cumhurbaşkanı bu kardeşiniz mi? Hükümet bu kardeşinizle mi yürüyor? Kabine benimle mi yürüyor? Öyleyse, demek ki Aydın'daki yerel yönetim de bizim olduğu zaman nasıl hizmetler olacağını anlayın. Her partiye, her partinin adayına saygımız var ama belediyeciliğin bizim işimiz olduğu hususunda iddialıyız. Zira bu kardeşiniz 1994'te çöp, çukur, çamur olan İstanbul'u CHP'den aldı. Orayı hamdolsun pırıl pırıl bir şehir haline biz getirdik. Hiç kimse kusura bakmasın bu konuda bizimle yarışacak kimse yok. Önümüze geçecek kimse yok. Aydın'ı Türkiye Yüzyılı'na hazırlamak için 31 Mart'ta sandıkta desteğinizi istiyoruz.