“Bizim de bu sorgulamayı yapmamız gerekiyor” diyen Çağatay, dönemin şartlarına uyum sağlayan şirketlerin ayakta kaldığını gözlemlediklerini anlattı. Her krizin bazı fırsatları da beraberinde getirdiğini hatırlatan Çağatay, “Bilgiyi kullanabilen şirketler bu ağır kriz döneminde bile ayakta kalmayı başarabilmişlerdir. Aynı şey ülkeler için de geçerlidir. Günümüzde bilgiyi kullanabilen ülkeler ayakta kalacaktır. Bunun kaçınılmaz bir gerçek olduğunu yaşadığımız süreçte görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda ne yapabiliriz üzerine kafa yormamız gerekiyor. Bu krizde hangi fırsatları değerlendirebiliriz diye düşünmemiz gerekiyor” diye konuştu. “UZAKTAN ÇALIŞANLAR İÇİN KKTC BİR CAZİBE MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR, BUNUN İLK ŞARTI İNTERNET ALTYAPISININ İYİLEŞTİRİLMESİDİR” Çağatay yaptığı yazılı açıklamada, pandemi süreciyle birlikte uzaktan çalışma kavramının yaşama dahil olduğunu anlatarak, bu yeni modelin pandemi sonrasında da birçok iş yerinde uygulanmaya devam edeceğini, hayatın bir parçası olmasının muhtemel olduğunu belirtti. Doğal güzellikleri ve iklimiyle, turizmin yanında, adanın bir uzaktan çalışma cazibe merkezine dönüştürülebileceğini söyleyen Çağatay, açıklamsını şöyle sürdürdü: “Dünyada da bu konuda çalışmalar olduğunu duyuyoruz. Örneğin bizim gibi bir ada ülkesi olan 286 bin nüfuslu Barbados, geçtiğimiz günlerde ülkelerinde uzaktan çalışacak turistlere bir yıllık oturma vizesi vereceğini açıkladı. Dolayısıyla bu konuda bir pazar oluşacağı anlaşılıyor. Biz de bu pastadan bir pay almaya çalışmalıyız. Ancak bunun için öncelikle bazı şartları sağlamamız gerekiyor. Maalesef internet altyapımız kötü durumdadır. Bunu iyileştirmek zorundayız. Fiber optik altyapının acilen kurulması gerekiyor. Bu sadece uzaktan çalışma konusu için değil kendi insanımız için de kurulması gereken en önemli altyapılardan biridir. Yaşadığımız dönemde hala eskimiş teknolojileri kullanmak kabul edilebilir bir durum değildir. Ayrıca rekabet açısından fiber optik altyapıyla eşzamanlı olarak 5 G’ye de geçmemiz gerekiyor.” “E-DEVLETİN HAYATA GEÇMESİ, İŞ YÜKÜNÜ HAFİFLETİP TASARRUF EDİLMESİNİ SAĞLAYACAKTIR” E-Devlet projesinin de kısa sürede hayata geçmesi gerektiğinin altını çizen Çağatay, Türkiye örneğini vererek, herkesin internet üzerinden işlem yaptığını ve devlet dairelerine gidilmediğini söyledi. Çağatay, “Bu uygulama iş yükünü hafifletip tasarruf sağladığı gibi ekonomik açıdan da büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde çalışacak bir yabancı açısından ise çalışma ve oturma izni gibi her türlü işlemini e-Devlet üzerinden yapmak teşvik edici bir unsur olacaktır. Bu bahsettiğimiz şartlar sağlandığı takdirde daha güçlü bir internet altyapısı ve e-Devlet ile uzaktan çalışma için çok uygun bir ortam yaratmış oluruz. Ayrıca bilgi çağının gereklerine daha hazır bir hale gelmek için de bu projeleri hayata geçirmemiz elzemdir” ifadesini kullandı. “GELECEK DİJİTALDEDİR, ÜLKEMİZDE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ” Her ülkenin kendi şartları dahilinde ekonomik kalkınmanın yollarını araması gerektiğini belirten Çağatay, ekonomideki “üç sektör kanunu” kavramını referans göstererek, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre sırasıyla tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde yoğunlaştıklarını, son dönemde dördüncü sektör olarak bilgi teknolojilerinin de sıralamaya eklendiğini anlattı. Doğrudan bilgi teknolojileri sektörüne yönelerek, katma değeri çok yüksek olan bu sektör vasıtasıyla ekonomide özlenen gelişmenin kaydedilebileceğinin altını çizen Çağatay, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Artık yazılım, yapay zeka, yapay öğrenme, big data gibi kavramları ekonomimize sokmamız gerekiyor. Bunun için yetişmiş insan kaynaklarımız açısından bir sıkıntımız yoktur. Ancak yükseköğretimde bu teknolojilere ve yeni gelişmelere daha iyi ayak uyduracak düzenlemeler yapılabilir. Artık şunu söyleyebiliriz: Geleceğimiz dijitalde. Dijital dönüşümü sağlamak zorundayız. Bunun önemini Türkiye’den bir örnekle anlayabiliriz. Bildiğiniz gibi Türkiye’de bir oyun şirketi yani bir ‘unicorn’, değeri 2,6 milyar dolar seviyesine çıkarılarak satılmıştı. Bir diğer örnek ise “Getir” uygulamasıdır. Bu örnekler bize ekonomik büyüklük ve katma değer konusunda net bir fikir vermektedir. Bilişim teknolojileri ile bunu gerçekleştirmek uzak bir hayal değil, yetişmiş insan kaynaklarımız ve iyi bir planlamayla yapılabilecek şeylerdir.”