KIBRIS

Dışişleri Bakanlığı’ndan AB Genel İşler Konseyi toplantı sonuçlarına tepki

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Genel İşler Konseyi toplantısında kabul edilen sonuçlarda Türkiye’ye ilişkin değerlendirmelerin Kıbrıs meselesiyle doğrudan ilişkilendirilmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu kaydetti.

Bakanlık, salı günü Brüksel’de yapılan toplantıya ilişkin açıklamasında, AB’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) uluslararası antlaşmalar ve kendi katılım kriterlerini ihlal ederek 2004 yılında tam üye olarak kabul etmesiyle Ada’daki sorunu içinden çıkılmaz bir hale getirdiğinin vurgulanması gerektiğini belirtti.

Türkiye’nin aday ülke statüsü ve stratejik rolüne yapılan vurgunun olumlu bir adım olduğuna işaret edilen açıklamada, Kıbrıs meselesine ilişkin ifadelerin AB’nin her zaman olduğu gibi Rum tarafı ve Yunanistan’ın sözcülüğünü üstlendiğini gözler önüne serdiği belirtildi.

Açıklamada, “AB’nin bu yaklaşımının Kıbrıs meselesinde bir çözüm arayışından ziyade, Türkiye-AB ilişkilerini Kıbrıs meselesine rehin tutmayı tercih ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.” denildi. 

AB’nin, yarım yüzyıldan fazla bir süredir denenmiş ve başarısız olmuş bir çözüm modelinde ısrarcı olmasının adada statükonun devamından başka bir şeye hizmet etmediğini kaydedilen açıklamada, “Kıbrıs’ta gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm yalnızca Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının kabulüyle mümkün olacaktır. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli bir çözüm kaçınılmazdır.” ifadeleri kullanıldı.

- “AB’yi, kadük olmuş BM Güvenlik Konseyi kararlarına atıf yapmaktan vazgeçmeye davet ederiz”

AB ve kurumlarının, Kıbrıs Türk halkını izolasyona mahkum ederek ve Kıbrıs Rum tarafına adeta bir konfor alanı yaratarak çözümsüzlüğü pekiştiren mevcut statükodan sorumlu olduğu hatırlatılan açıklama, şöyle devam etti:

“Kapalı Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisinde olup, devletimizin tam egemenliği altındadır. Bu bağlamda, Kapalı Maraş açılımının, uluslararası hukuk ve AB’nin de taraf olmaya çalıştığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tahtında güvence altına alınan mülkiyet haklarını gözetecek şekilde kurgulandığını yeniden hatırlatmakta fayda görülmektedir. Bu itibarla, Avrupa Birliğini Kıbrıslı Rumların mülkiyet taleplerine ilişkin başvuruları incelemek üzere kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesinden yıllar öncesine dayanan, bir diğer değişle kadük olmuş BM Güvenlik Konseyi kararlarına atıf yapmaktan vazgeçmeye davet ederiz. Bu vesileyle, AB’nin ve kurumlarının Kıbrıs meselesine müdahil olmasına asla rıza göstermeyeceğimizi bir kez daha vurgulamakta fayda görmekteyiz. Sonuç olarak, Avrupa Birliği ve kurumlarının Türkiye’yi hedef almak yerine, sorunun temel kaynağı olan GKRY’yi, Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakları olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü tanıma hususunda cesaretlendirmesini beklediğimizi hatırlatırız.”

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }