GÜNDEM KIBRIS ÖZEL HABER

Demokrat Parti Eski Genel Başkanı Serdar Denktaş, Cumhurbaşkanlığı seçimi için yaklaşık bir buçuk yıllık bir süre olduğunu ifade ederek, kamuoyu yoklaması yaptığını söyledi. Denktaş, “Cumhurbaşkanlığı seçimi için niyetim var ve kamuoyu yoklaması yapıyorum. İnsanlar ile görüşüyorum. Olumlu geri dönüşler alıyorum. Adaylık noktasında bunun kararını henüz vermedim. Tecrübeliyim ama temkinliyim” dedi.

“UMUTSUZLUĞUN TETİKLEDİĞİ BİR UMURSAMAZLIK VAR”...

 Sokakta vatandaşın halkın umutsuz bir tavırda olduğunu ifade eden Denktaş, “Kurtulabileceğine dair halkın umudu kalmadı. Umutsuzluğun tetiklediği bir umursamazlık var. Umutsuzluk ve mutsuzluk giderek artıyor halkta. Her görüştüğüm kişiye bir kurtarıcı beklemenin yanlış olduğunu söylüyorum. Kurtulmak ancak kişilerin elindedir. Boykotçular var. Bu günlerin baş müsebbibi konumundadırlar. Onların sandığa gitmesi önemlidir. Öyle bir noktadayız ki yaşanan sorunlar ve dağınıklık aslında çok kolay ortadan kaldırılabilecek durumda. Önemli olan insanların vatana ve devlete sahip çıkmasıdır. Milliyetçi olduğunu söyleyen bir hükümet var. Resmen vatandaşı her hareketleri ve adımlarıyla devletlerinden soğutmaktadır. Kıbrıslı Türk olmakla övündüğümüz günler geride kaldı. İnsanımız kendini kalabalıklaşan bu ülkede yabancı hissetmeye başladı. Alınan kararlar ve hükümetin tavrı insanların sıkıntısına yönelik değil” ifadelerini kullandı.

“ADAYLAR ANKARA BENİ İSTİYOR DİYEREK MESAJ VERİYOR”…

 Türkiye ile ilişkilerin doğru zeminde olmadığını ifade eden Denktaş, “Bakan müsteşar olmak isteyenler Türkiye’de memur konumundaki kişilerin, hatta iş insanlarının önünde düğme iliklemeye başladı. Ankara ile istişare en üst düzeyde olmalı. Türkiye olmadan olmaz o bir gerçek. Ama kendinizi izah ederek bazı yanlışların önünü kesebilirsiniz. Bizimkiler kendilerine ait bir hatayı bile Ankara’ya atfederlerse bu da ilişkileri soğutan bir noktadır. Adaylar Ankara beni istiyor diyerek mesaj veriyor. O zaman bırak çekil aracıya gerek yok” dedi. Konuşmasının devamında Denktaş, “Buradan Ankara’ya giden raporlarda, dedikoduyu rapora geçiriyorlar. O rapora geçen resmi bilgi haline geliyor ve o evraktan hareketle bir takım girişimlerde bulunuyorsunuz ve yanlış oluyor. Türkiye ile ilişkiler biçimi açısından müthiş bir erozyon var geçmişe göre. Rauf Raif Denktaş’a bir saygı vardı Kıbrıs Türk halkına da saygı vardı. Arkasında destek vardı. Dinleyeler de ona göre dinliyordu. Şuan da bu var mı? Hissediyor musunuz? Yok” dedi.

“KARMA OY KALKMALI”…

 Karma oyun kaldırılması gerekitğini söyleyen Denktaş, “O karma sistem partilerin programlarını ortadan kaldırıyor. O manifestoya göre oy veren insanlar var bir de karmalara göre oy verenler var. Bu parti seni bu manifesto ile aday yaptı. Ama karma oyla kazananlar parti programına göre hareket etmez. Karma oy kalkmalı. Mühür ve tercih sisteminde insanlar geleceğe yönelik bir şey verebilecek kişileri seçerler” dedi.

“VATANDAŞLIK MESELESİ, ÇOKTAN DURDURULMASI GEREKEN BİR MESELEYDİ”…

Ülkedeki yabancı nüfusun artışı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Denktaş, “Artık multi kültürel bir duruma geldik. Her milletten insan ülkemizde dolaşıyor. Sıkıntı bu insanlar buraya geldiğinde ailesi ile birlikte geliyor. Bu insanların çocukları okullarımıza gidiyor. Biz okullarımızda bizim kültürümüzü anlatıyor muyuz? Tarihimizi ve coğrafyamızı öğretiyor muyuz? Hayır. Gençlerimiz sosyal medya kültürü ile çevre bilincine ulaştı. Ama biz bunu okullarda öğretmiyoruz. Biz Kıbrıslı Türkler olarak kendi kültürümüze sahip çıkıyor musunuz? Onu da boş verdik. Yıllar önce hiçbir şeyimiz yoktu. Komşuluk ilişkilerimiz ve saygımız vardı ve mutluyduk. Şimdi her şeyimiz var ama mutsuzuz. Sebebi önce kendimizde sonra yöneticilerde aramalıyız” dedi. Vatandaşlık konusunda da değerlendirmelerde bulunan Denktaş, “Vatandaşlık meselesi, çoktan durdurulması gereken bir meseleydi. Adakart diye bir çalışma yaptık ve bir sonuca ulaştık. Burada belirli bir yılı dolduran kişiye seçme seçilme hakkı hariç diğer vatandaşlık hakkından yararlanabilsin diye. O dönem Hüseyin Özgürgün başbakandı. Açıklamayı ben yaptım diye uygulamayı durdurdu. Kalabalık bir nüfusa sahip olmak eğer alt yapınız hazırsa bu iyi bir şeydir. Ama bizim alt yapımız yok. Trafik düzenimiz yok. Eğer mesele nüfusu kayıt altına almak olsaydı bir asgari ücreti bir yıllık takside bölseydi o zaman ödenebilirdi. Ama bu şekliyle insanların ödeyebileceği noktada değil. Nüfus sayımı evlere kapatılarak mutlaka yapılmalı. Her bir detayı bilmemiz gerekiyor. Bir binada kaç kişinin kaldığına dair devletin bilgi sahibi olması lazım” ifadelerini kullandı.

DENKTAŞ’TAN 20 TEMMUZ MESAJI…

Bir haftada 10 yangın: Zarar 501 bin TL Bir haftada 10 yangın: Zarar 501 bin TL

Yaklaşan 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı hakkında da mesaj veren Denktaş, “20 Temmuzu anarken yapmamız gereken bunu nedenini de hatırlatmaktır. 63-74 arası bizim de eşit ortak olduğumuz devletin işgalci hükümeti Rum köyüne elektrik su yol vs altyapıyı götürürken, Türk köyüne götürmedi. Çimentoyu bile yasakladı ev yapmak için. Türkü bilerek fakirleştirdiler. 103 köyümüzü yaktıkları bir dönemi geçirdikten sonra Yunan cuntasının Enosis’i gerçekleştirmek için yaptığı girişimin sonucudur 20 Temmuz. Rumlar için güzeli Türkler için çok acı bir dönemin sonucudur 20 Temmuz. Ecevit’in söylemiyle biz adada Türklere değil Rumlara da barış geçirmek için oradayız dedi. O tarihten beridir ada üstünde barış var. Artık birbirimizi öldürüp birbirimize silah doğrultmuyoruz. Olmayan ise siyasal çözümüdür. Nedeni Rumlardır.  Annan planında da Crans Montanada da görüldü. Sorumlusu ise BM’dir. Türk askerinin adada olması hem Güney’de hem Kuzey’de yatırımlarda istikrar sağladı. Görüştüğüm Rum yatırımcılar Türk askeri var diye bizimkilerin bir delilik yapmayacağını biliyoruz diyorlar ve adaya yatırım yapıyorlar. 20 Temmuzu anlayarak kutlarsak hamaset yapmak yerine 20 Temmuzun bize bahşettiği ortamı geleceğe yönelik lehimize yönelik kullanmaya bakarsak çok daha iyi olacaktır” dedi.