Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Liderliğinin turizm sektörümüzü hedef alan düşmanca girişimine ilişkin açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Rum Liderliği, ekonomimizi çökertmeye yönelik “abluka siyasetinin” odağına bu kez turizm sektörümüzü koymuştur. Buna göre, ülkemizde tatil yapmak isteyen, AB vatandaşları da dahil olmak üzere, önceden rezervasyon yapmış olan kişilerin geçişini tamamen yasa dışı bir şekilde engellemeye yönelik adımlar atmaktadır. Rum yönetimi, bu siyasetini İlgili tur operatörlerine şantaj yaparak yürütmektedir.

Bu durum başta Rum Lideri ve dolayısıyla GKRY’nin, Kıbrıs adasının geleceğine dair gerçek niyetini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Rum Liderliği, 61 yıldır devam ettirdiği baskıcı ve Kıbrıs Türk halkının temel insan haklarını ihlal eden izolasyon zulmü siyasetini sürdürmekte ve özellikle geçtiğimiz Ocak ayından bu yana bu siyasetini ileriye götürme pahasına uluslararası hukuku ayaklar altına almaktadır.

Cumhurbaşkanı Tatar: Toplumsal huzuru da tehdit eden kadına yönelik şiddetin hiçbir bahanesi olamaz Cumhurbaşkanı Tatar: Toplumsal huzuru da tehdit eden kadına yönelik şiddetin hiçbir bahanesi olamaz

Geçtiğimiz hafta itibarıyla sektör temsilcileri ve turizm örgütlerimizle yapılan istişareler üzerine, Avrupa Birliği de dahil olmak üzere, ilgili uluslararası taraflarla temasa geçilmiş ve Rum tarafının bu düşmanlık içeren siyasetine müdahale çağrısı yapılmıştır.

Ülkemizdeki taşınmaz mal yatırımları ile üniversitelerimizi yok etmeye yönelik sürdürdükleri ve 1963 sonrasını aratmayan abluka siyasetini bu kez de turizm sektörümüzü içine alacak şekilde genişleten Rum Liderliğini bu çağ dışı siyasetine son vermeye çağırıyorum.

Kıbrıs adasında bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz, iki taraf arasında işbirliği ortamının tesis edilmesidir. Rum Liderini, bu ilkel siyasetinden vazgeçmeye ve ileriye doğru yeni işbirliklerinin tesisine yönelik adım atmaya davet ediyorum.

Halkımın hak ve çıkarlarını her platformda korumakla mükellef bir Cumhurbaşkanı olarak, AB de dahil olmak üzere ilgili uluslararası çevreler nezdinde konunun yakından takipçisi olacağım."