Çaresizlik kabul edilemez

   Ekonominin iyiye gittiği söyleniyor ya...

   Gerçek durum, hiç de iddia edilen gibi değildir...

   Ülkenin her yanından bir üzücü haber geliyorsa...

   İnsanlar çaresizlikten kötü işler yapıyorsa...

   O ülkede işlerin iyi gittiği iddia edilemez...

   Dün iki yerel bankaya uğramak zorunda kaldım...

   İlkinde işlem yaptıran sadece bir müşteri gördüm...

   Yaklaşık 20 dakika içerisinde binaya başka giren, çıkan olmadı...

   Sonra bir başka bankanın merkez şubesine gittim...

   Sıra numarası almaya hiç gerek yoktu...

   Çünkü hiç müşteri yoktu...

   Görevli arkadaşlara “Bugün çok rahatsınız” dediğimde, her ayın 15’inden sonra günlerin rahat geçtiğini söylediler...

   Bir yıl öncesine kadar ayın 24’ünden sonra alış-verişler azalır, parasızlık kendini gösterirdi...

   Şimdi ayın 15’inden sonra dikkat çekici azalmalar yaşanıyor...

   Bunun nedeni piyasanın durgunluğu ve insanların parasızlığıdır...

   Sıkıntı çekmediğini söyleyen insan bulmak artık çok zorlaştı...

   KIBRIS’ın bugün manşetine aldığı araştırma raporunun sonuçları da toplumun umutsuzluğunu ve huzursuzluğunu ortaya koyuyor...

   Halk, geleceğinin ne olacağını bilmiyor...

   Siyasilere, hatta polise ve yargıya güvenmiyor...

   Artan suçlardan duyduğu rahatsızlığı çok açık bir şekilde belli ediyor...

   Ekonominin dibe vurduğu bir ülkede kumar alışkanlıklarının artması bir başka büyük tehlike...

   Denetlenmeyen kumarhaneleri ‘son umut’ gören ve bu yüzden kendi iflasını hızlandıran yüzlerce insan vardır...

   Çok sayıda gencimiz de kumar tehditi altındadır...

   Eğitimli bir toplum olmakla övünmemize karşın, en cahil ülkelerde yaşanmayan travmalarla boğuşuyorsak, bunun derinliklerine inmeli, özellikle de ciddi araştırma raporlarını çok iyi değerlendirmeli ve önlem almalıyız...

   Halkımızın, siyasete güvenmediğini bu sütunda çok kez vurguladım...

   Haklı çıkmayı hiçbir zaman arzulamazdım...

  Ancak ‘Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin raporu, iddialarımı ve endişelerimi haklı çıkarıyor...

   Peki, hiçbirşey yapamayacak durumda mıyız?..

   Elbette değil...

   Çaresizlik içinde kıvranmak ve umutları tamamen tüketmek doğru değildir...

   İstenirse, çok kısa sürede ayağa kalkabilir, yıkılan umutları yeniden yeşertebiliriz...

   Ancak bunun ilk şartı, devleti devlet yapmaktır...

   Devlet, devlet olduğunu gösterebildiği zaman...

   Her türlü sorunun üstesinden gelebiliriz... 

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }