Maviş, Hristodulidis’e; “Eğer samimiyse, Kıbrıslı Türk demokratik kitle örgütleri, odaları, birlikleri, siyasi partileriyle bir araya gelmeli ve gerçek ihtiyaçlara göre önlemler paketi açıklamalıdır” çağrısında bulundu.
Burak Maviş yazılı açıklamasında, Nikos Hristodulidis’in, önlemler paketinin, “BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angel Holguin Cuellar’ın Kıbrıs’a gelişi öncesi göstermelik bir hamle olmaktan ileri gidemeyeceğine” işaret etti.
Önerilerin bir kısmının anlamsız ve muğlak olduğuna işaret eden Maviş, şunları kaydetti:
“Örneğin, Kıbrıs vatandaşlığı için askıda olan başvuruların incelenmesi için sunulan sözde açılım, aslında tam da sorunun ve ayrımcılığın kaynağı olan Bakanlar Kurulu’nun Şubat 2007’de aldığı karardır.
Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesindeki mallar listesini 6 belli ürün ekleyerek genişletileceği ifade edilmekte ancak bu ürünlerin ne olduğu ve bu kararın tek taraflı mı verileceği belirsiz bırakılmıştır.
Lefkoşa Vatandaşa Hizmet Merkezi için Türkçe bilen memurların işe alınacağından bahsedilmektedir ancak hâlihazırda ilgili merkezde Türkçe bilen memur bulunmaktadır.
Haspolat atık su arıtma tesisi zaten düzenli çalışmaktadır. Güney’deki Müslüman anıtlarına erişimle ilgili de bir zorluk yoktur.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu eşit ortağı olan Kıbrıs Türk toplumunun haklarının siyasi malzeme yapılması doğru olmadığı gibi, adadaki çözüm sürecinden bağımsız olarak, Avrupa Birliği vatandaşı olduğumuzu yeniden tüm taraflara hatırlatırız.
Kıbrıslı Türkler ve AB arasındaki yakınlaşmaya ilişkin görüş ve önerilerimiz içerisinde olan Türkçe’nin AB dili olması, bir eğitim programı olan Erasmus+ programına doğrudan katılımın sağlanması, Kıbrıslı Türklerin sağlık sistemine prim ödeyerek dahil edilmesi, bankalarda hesap açılması ve Yeşil Hat Tüzüğünün genişletilmesi gibi taleplerimizde ısrarcı olmaya devam edeceğiz.
Bir bireyin kiminle evleneceğine devletler karar vermediği gibi, bir bireyin anne ve babasını belirleme hakkı da yoktur. Bu gerçekler ortada dururken Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı meselesinin siyasi bir malzeme ve pazarlık konusu olarak lanse edilmesi kabul edilemezdir.”