Aile, bir bireyin hayatında en güvenli ve en koruyucu ortamı sağlaması gereken yerdir. Anne, babalar ise çocuklarının en büyük destekçileri, rehberleri ve koruyucularıdır. Ancak, ne yazık ki her zaman bu ideal durum gerçekleşmiyor. Aile içi şiddet ve istismar vakaları artmaya devam ediyor. Bu vakalardan biri, ne yazık ki toplumun vicdanını derinden yaralayan, insanlık onuruna aykırı ve affedilemez bir olay olarak karşımıza çıktı.
Bu tür olaylar, toplumsal ahlak ve vicdan açısından son derece sarsıcıdır. Söz konusu olayda, kendine “ANNE” sanan bir vicdansız kişisel çıkarlar uğruna, kızını zorla fuhuşa sürüklemiş. Olayın detayları her ne kadar basına sınırlı olarak yansısa da, bu tür bir ihmal ve istismarın yarattığı travmanın boyutları tahmin edilebilir düzeydedir. Ne denir şimdi bu varlığa? Yazmasın, söyleyemezsin, dile getiremezsiniz düşüncelerinizi. Bu tür iğrenç olayı gerçekleştiren böylesi varlıklara hitap bulamazsın.
Kendine Anne dedirten bu varlık, kızını fuhuş yapmaya zorlayarak, onun en temel insan haklarını ve özgürlüğünü ihlal etmiş, aynı zamanda biyolojik ANNE olmasa bile kutsal olan “ANNELİĞİN” sorumluluğundan tamamen uzaklaşmıştır. Bu durum, toplumda büyük bir infiale yol açtı. İnsanlar arasında derin bir öfke ve üzüntüye neden oluyor. Sinirlerimiz bozuluyor ya. Huzursuz ve güvensizliği daha derinden görüyor ve hissediyoruz.
Bu tür vakaların yaşanması toplum olarak etkileri üzerimizde son derece yıkıcıdır. Bir bireyin, özellikle de bir çocuğun, en çok güvenmesi gereken kişi tarafından böylesine bir ihanete uğraması, toplumda güven ve aile bağlarına olan inancı ciddi şekilde zedeliyor.
Psikolojik açıdan bakıldığında, böylesi bir travma, mağdurun yaşamı boyunca peşini bırakmayacak derin izler bırakıyorken, bizlerde artık böylesi olayları duymaktan , tanık olmaktan, yaşanmasından aşırı derecede rahatsızlık duyuyoruz. Hiç mi içinde vicdan yoktu be kadın senin? Kendini savunamayan, çocuk olan, hani büyük olsa bne olacak? Hiç mi acımadın sen bunu o insana yaşatırken? Sen ANNELİĞİN yanından bile geçemeyecek kadar simsiyah bir insansın. Kim düzeltecek şimdi çocuğun maruz kaldığı , bu iğrenç olayı? Kime güvenecek şimdi bu insan? Basıl özgüveni olacak? ANNE diye gördüğü bir insanın bu ihanetini nasıl aşacak bu yavrucak?
Neler neler , yazmak isterdim buraya ama işte. Midemizin, beynimizin, insanlığımızın kaldırmadığı olayları yaşıyoruz. Her gün böyle olaylar ile toplumca derinden darbe alıyoruz. Kedimizi, köpeğimizi bile emanet etmeye koyduğumuz günlerden geçiyoruz. Bırakın çocuklarımızı. Valla hiç kimseye güvenmeyin. Çocuğunuzu sağ gözümüzden, sol gözünüze kaçırmayın. Komşu, arkadaş, eş, dost kimseye güvenmeyin ve emanet etmeyin.
Bu tür olaylar, yalnızca mağduru değil, tüm toplumu derinden etkileyen travmatik vakalardır. Toplum olarak, bu tür olaylara karşı duyarlı olmalı, mağdurların yanında yer almalı ve benzer trajedilerin bir daha yaşanmaması için elimizden gelen her türlü çabayı göstermeliyiz. Çocuklarımızı korumak, onları sağlıklı ve güvenli bir ortamda yetiştirmek, hepimizin en temel sorumluluğudur.
BÖYLESİ OLAYLARIN BİR DAHA YAŞANMAMASI DİLEĞİ İLE…
KARAKUŞ