Ülkemizde son bir kaç aydır tartışma konusu olan Başörtüsü meselesi ile ilgili biraz konuşmak biraz da duruma dışarıdan bakmak maksadıyla kısa bir görüş paylaşmak istedim.
Aslında içimden çok ama çok sözcükler geçiyor bu konuyla ilgili fakat kısa ve bilimsel tutmaya çalışacağım. Öncelikle bu dönemde hiç girmek istemediğim bir konudur.
Neden mi?
Çünkü bu konuyu ilk gündeme getiren gazeteciler ve gazete Gündem Kıbrıs Web sitesidir. Konuyu ilk olarak kaleme alan ve habersel açıdan “özgürlükler” kapsamında önem verdiğimiz bir konuydu. Bir kız çocuğu mezuniyete bone ile katılmak istemiş ama bazı öğretmenler tarafından fiili olarak fiziki temasla başından bonesi çıkarılmış ve konu kamuoyunun da gündemine gelmesi ile büyümüştür.
Peki sonra ne mi oldu?
Ben Genel Yayın Yönetmeni olarak ve haberi yazan editörüm Bahar Sancar isimlerini buraya yazmadığım iki öğretmen tarafından dava edildik. Konu uzamasın diye uzlaşı yolunu seçmeye çalıştık avukatımızla, avukatları görüştü. Bize bir özür yazısı yayınlayın dediler. Gönderin makulse eğer yayınlarız dedik.
Niyetimiz mahkemelerin gündemini ve basının gündemini başörtüsü meselesi ile meşgul etmemek ilgili kızımız zaten mezun olmuş bir kez daha onu gündem yapmamaktı. Ama öyle bir “özür” yazısı talep ettiler ki, inanın okuduğumda inanamadım.
Asla niytimizi yansıtmayan ve asla aklımızın ucundan şdahi geçmeyen bir ithamla karşı karşıya kaldık. Üzülerek söylemeliyim ki, uzlaşamadık ve konu mahkemeye kaldı. İşte tam da bu nedenle konunun hem merkezinde hem de uzağında duruyoruz.
İşin gerçeğine gelince, Dünya genelinde yüzün üzerinde ülkede başörtüsü serbesttir ve eğer hükümet evrensel normlarla birebir örtüşebilecek bir adım atacaksa sakin olmak halkın genelini germemek gerekiyor. Mesele başörtü meselesi değil, inanç ve özgürlükler kapsamında ele alınmalı ve şekilcilikle “kız çocuklarını” hedefe koyup ötekileştirmemeliyiz.
Bu kavganın içerisinde en büyük zararı ne yazık ki, çocuklar görüyor.
ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, İspanya, Hollanda, İtalya ve daha pek çok Batı ülkesinde başörtüsüne yönelik herhangi bir kısıtlama yoktur. Dilerseniz araştırabilirsiniz. O çok girmek istediğimiz Avrupa Birliği ve Batı Dünyası var ya, ha işte oralarda bu konular gündeme dahi gelmiyor.
