Beş paralık siyaset

"KKTC Wikileaks'leri yayınlansa, ortaya ne pislikler, ne pis ilişkiler çıkar şaşırırsınız. Aman bunlar da mı dersiniz..." Bu sözler Kuzey Kıbrıs'ın tanınmış kalemlerinden Hasan Hastürer'e ait. Yazıya neden böyle bir giriş yaptım derseniz; Cumhuriyet Meclisi'nde yaşanan rüşvet tartışmalarını izleyince, şart oldu! Meclis'te ilk kadın Başbakan Sibel Siber hükümetinin "güven oylaması" vardı. Normal bir oylama beklerken DP'li milletvekili Ejder Aslanbaba, kürsüde şok bir açıklama yaptı. Hükümete güven oyu vermesi ve susması karşılığında Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş ile Eski Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif'in kendisine rüşvet verdiğini iddia etti. Bir elinde 7.700 dolar diğer elinde "rüşvetin verildiğini" öne sürdüğü CD vardı. Ortalık karıştı. Gerginlik arttı. O sırada; "Meclis komple temizlenmeli" tweeti attım. Eski Maliye Bakanı Ersin Tatar,"komle diyorsun, ben ne yaptım?" diye karşılık verdi. Haklı! Komple derken, Meclis'te "hakkı ile siyaset yapanları ayırmam gerekiyor..." Olayın detaylarını haberimizde okuyacaksınız. Ancak yaşanan olaylar birkez daha gösterdi ki, Kıbrıs Türk siyaseti "beş paralık" duruma geldi. Bunu neden mi net yazıyorum? Bu ülkede yaşayan ve "yaşananları izleyen" biri olarak.

'Ahlaksızlığın doruğu'

Hasan Hastürer ile devam edersek! "Siyasette ahlaksızlığın doruğundayız" diyor. Devam ediyor Hastürer! "Siyasetçiler arasında bu işi fahişeliğe getirenler var. Politikalarda kalitesizlik tavan yapmış..." "Kişiliksiz Kıbrıs Türk siyaseti yatıyor yaşananların altında..." Yazıyı yazarken bir vekilin kızı aynen şu mesajı attı, "İğrendim resmen siyasetten..." Kuzey Kıbrıs'ta artık bir yenilenme gerekiyor. Ejder Aslanbaba'nın rüşvet iddiaları bir milat olmalı. Yaşananlara "dolaylı ve dolaysız katılanlar" deşifre edilmeli ve Kıbrıs Türk halkına hesap vermeli. Kıbrıs Türk siyasetinde "satılan-satın alınan" siyasetçiler mutlaka hesap vermek zorunda.

Makam gözetilmemeli

Ülkede kimin eli kimin cebinde belli değil. Kıbrıslı Türklerin haklarını savunacak bir siyaset anlayışı yok. Sadece parti ve kendi koltuklarını "idame ettirme" çabası var. Halk 28 Temmuz'da yapılacak seçimlerde; mutlaka gereken cezalandırmaları yapmalı. 'Oy'unu satanların ve oy satın alanların, siyasetçi satın alanların ortaya çıkarılması gerekiyor. Bir gün önce başka partinin üyesi olan biri bir gün sonra başka partiden milletvekili adayı oluyor. Bu nasıl bir "hizmet anlayışı..." Buradan açık çağrı yapıyorum; rüşvet olayları hangi makam ve mevkiye çıkarsa çıksın, mutlaka "takibi yapılmalı" ve "hesabı sorulmalı..." Kıbrıs Türk halkı ya Meclis'te kendini temsil etmeyenlere gereken cevabı verecek ya da, "beş paralık siyaset" içinde "yaşamını sürdürecek..."

28 Temmuz'a bir ay kaldı!

İzleyip göreceğiz.

Seçim kendilerinin!

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }