Bayraklar yarıya inmeli

   Güzel ülkemizde, güzel insanlarımız umutsuzluk içinde yaşıyor...

   İşsizliğin artması, borçların ödenemez duruma gelmesi bir dert...

   İnsanın yediği ve içtiklerinden ‘emin olmaması’ bir başka dert...

   Böylesi durumlarda, birilerinin yol gösterici ve umut verici olması gerekiyor...

   Özellikle de ülkeyi yönetme sorumluluğunu üzerine alanlar bunu yapmalı...

   Ne var ki; ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenenler, yaşanan bunca felaketi görmezden, duymazdan geliyor...

   Onların tek derdi, seçilmek ve yine seçilmek...

   Ama halkın, bu yaşananlar karşısında ‘yeniden seçmeyeceğini’ hesaba katmıyorlar...

   KIBRIS’ın bugünkü manşetinde okudunuz...

   Sadece bu yılın ilk 9 ayında 14 insanımız ‘yaşadığı sıkıntılardan dolayı bunalıma girerek’ hayatına kıydı...

   Aynı şekilde 9 kişi de intihara teşebbüs etti...

   Nüfusu 300 bin dolayında olan bir ülkede bu kadar intihar olayının yaşanması kabul edilebilir değildir...

   “Gazeteler bunları yazmasın” diyerek, yaşananların sorumluluğundan kurtulamazlar...

   Gazeteler bunları yazmak zorunda kalıyorlar...

   KIBRIS’ın, halka karşı ciddi sorumlulukları vardır...

   KIBRIS muhabirleri, bu tür olayları izlerken ve haber yaparken, hayatını kaybedenlerin yakınlarıyla birlikte gözyaşı döküyor...

   KIBRIS’ı yönetenler, bu tür haberleri sayfalara yerleştirirken, üzüntüden kahroluyor, yaşananlara adeta isyan ediyor...

   Ekonomik durumu bozuk olan veya başka sorunlar yaşayan insanlara, intiharın bir seçenek olmadığını, Allah’a karşı gelinemeyeceğini ve geride kalanların büyük acılar çektiğini vurgulayarak, benzeri düşüncelerde olanları caydırmak için çaba harcıyor...

   Ya bizleri yönetenler?..

   Onlar ne yapıyor?..

   Oy toplamak için köyleri dolaşırken, halkın sorunlarıyla ilgilenmek, sıkıntıda olanlar için rahatlatıcı formüller üretmek ve geleceğe yönelik umut vermek akıllarından bile geçmiyor...

   Halbuki; esas sorumluluk onların omuzlarındadır...

   Yaşanan bunca felaket karşısında tüm olanakları seferber ederek, benzeri olayların yaşanmaması için geceli gündüzlü çalışmaları ve önlem almaları gerekiyor...

   İnsanları ‘sen-ben’ çatışmasıyla daha da umutsuzluğa düşürmek yerine, moralleri yükseltici icraatlarda bulunmaları gerekiyor...

   Yargıçların uyarılarını ve KIBRIS’ın ‘yol gösterici’ yayınlarını dikkate alarak, halka umut verici önlemleri hayata geçirmeleri gerekiyor...

   Polisin, yıllar sonra ilk defa başlattığı ‘huzur operasyonlarına’ destek vermeleri, özellikle suç aletlerinin toplanması, uyuşturucu çetelerinin yok edilmesi ve sokak devriyelerinin yeniden başlatılması için ‘cesaretlendirici’ tavırlar içine girmeleri gerekiyor...

   Birşey daha var...

   Henüz 37 yaşında, hayat dolu bir insan olan ve yaşadığı ekonomik sıkıntılar yüzünden iki çocuğu ile eşini acılar içinde bırakarak hayata veda eden Özgür Plaka’nın ardından ‘ulusal yas’ ilan etmelidirler...

   Özgür, bu ülke tarihinde birkaç dönem bakanlık yapmış biri değildir...

   Düşmanca saldırılar sonrasında şehit edilen biri de değildir...

   O sade bir vatandaştır...

   Ve 9 ay içinde canına kıyan 14 kişinin sonuncusudur...

   O’nun şahsında, tüm hayatını kaybedenler için ‘ulusal yas’ ilan edilmelidir...

   Kaybettiklerimiz, bu vatanın değerli insanlarıdır...

   Onlar; bunca olanak, bunca ganimet, bunca desteğe rağmen küçük bir ülkeyi yönetemeyenlerin sebep olduğu ekonomik ve sosyal felaketin kurbanıdırlar...

   Tekrar ediyorum...

   Sadece 9 ayda 14 kişinin hayatını kaybetmesi, ulusal bir felakettir...

   O nedenle de başlar öne eğilmeli...

   Bayraklar yarıya inmelidir...

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }