Açıklamada, “Meclis seçiminin içinden çıkılmaz bir krize dönmesi kadar; sorunun çözümünün hukukçulardan veya Başsavcılıktan beklenmesi de aynı oranda sıkıntı vericidir. Siyasetin kendi temel konularını çözemeyip, hukuktan veya yargıdan medet umması; en az siyasetin yargıya müdahalesi kadar tehlikeli sonuçlara gebedir ve bundan kesinlikle kaçınılması gerekmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Açıklama şöyle:

"Cumhuriyet Meclisinin 2. Dönem Başkanlık seçiminde ülkemizin içinden geçmekte olduğu süreci endişe ile takip etmekteyiz.

Konunun Anayasa ve İç Tüzüğün Hukukçular veya Başsavcılık tarafından yorumlanılmasına muhtaç duyulacak noktaya getirilmesi bahse konu endişelerimizi artırmaktadır.

Elbette ki her yasal metnin hukuken yorumu mümkündür. Ancak unutulmamalıdır ki Meclis Başkanlığı seçimi, olabildiğine siyasi bir konudur. Siyasi bir konunun çözüm yeri ise siyaset olmalıdır. Siyaset, bu krizi aşmak için kendi çarelerini üretmek zorundadır. Bu, sadece siyasetin kalan itibarını değil; aynı zamanda devletin temel niteliklerinin üzerinde yükseldiği kuvvetler ayrılığı ilkesini ve demokrasiyi korumak için elzem olan bir husustur.

Meclis seçiminin içinden çıkılmaz bir krize dönmesi kadar;  sorunun çözümünün hukukçulardan veya Başsavcılıktan beklenmesi de aynı oranda sıkıntı vericidir. Siyasetin kendi temel konularını çözemeyip, hukuktan veya yargıdan medet umması; en az siyasetin yargıya müdahalesi kadar tehlikeli sonuçlara gebedir ve bundan kesinlikle kaçınılması gerekmektedir.

Yeşilköy-Ziyamet yolunda kaza: Eşek telef oldu! Yeşilköy-Ziyamet yolunda kaza: Eşek telef oldu!

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin özünü oluşturan yasama, yargı ve yürütme arasındaki sınırlar, tüm taraflarca özenli ve hassas bir şekilde korunmazsa; ortada ne Anayasa’nın oluşturduğu organlar ne de demokrasi kalacaktır."