Yarın günlerden büyük gün. Kıbrıslı olup da Fenerbahçe’ye gönül vermiş birçok kişinin yıllar boyudur beklediği bir maç gerçekleşecek. Bir Fenerbahçeli olarak, bayram heyecanını gölgede bırakacak olan bir anı yaşamanın gururu ile gönül verdiğimiz renkleri bizlere yakışan şekilde tüm dünyaya örnek olacak olgunlukta temsil edeceğiz.
Haftalardır gerek Türkiye gerekse adadaki medyanın futbola siyaset karıştırmaya çalışmaları, gereksiz yere insanları germeleri, spora karşı olan bakış açıma ters düşmektedir. UEFA kuralları doğrultusunda dileyen tarafın dilediği gibi ülkesinin bayrağını açmaya hakkı vardır. Fakat bayrak olayını sanki savaşa gider gibi bu kadar büyütmek de yersizdir. Sonuçta iki tane spor kulübü, UEFA Kupası’nda ilerleyebilmek adına sahaya çıkarak futbol oynayacaktır.
Yarın bizlere Fenerbahçe’yi desteklemekten öte çok daha büyük bir görev düşmektedir. Belki Kıbrıstürkü’nün olgunluğunu ve insanlığını dünyaya bir kere daha gösterme fırsatı gelecektir. Gerek açacağımız pankartlarla, sadece futbolun güzelliğini yansıtan görsellerimizle, hem güneydeki, hem de kuzeydeki komşularımıza futbolun milliyetçilikten, ırkçılıktan ve siyasi provokasyonlardan arınması gerektiğini anlatabilmemiz için şans olacaktır.
Geçtiğimiz gün ziyaretine gittiğim, AEL’in efsanevi futbolcusu Sevim Ebeoğlu abimizin kalbi sarı lacivertli renkler için atıyor. Hem AEL hem de Fenerbahçe taraftarı olan Sevim abi belki gönlünde kazanmasını istediği takımı söylemiyor ama hangisi olursa olsun, bu maçın öncelikle dostluk adına sonuçlanmasını istiyor. Ayrıca adını bile bu yazıyı kirletmemesi için yazmayacağım Türkiyeli bir köşe yazarı ve program yorumcusuna için de, hem Kıbrıslılar için sarfettiği bilgisizce konuşmalardan dolayı, hem de gereksiz yere ortamı geren yorumlarından dolayı, kendisini şiddetle kınadığını dile getiriyor.
Kalbim her ne kadar Fenerbahçe’den yana olsa da, maçın öncelikle barış ve dostluk kavramları dahilinde gerçekleşmesi dileğiyle herkesin bayramını kutlar, sevdiklerinizle en iyi şekilde geçirmenizi temenni ederim.