Sevgili Babacığım,
Yarın seni kaybedeli tam bir yıl olacak. Daha senin hergün aramızda olamamana alışalım derken aniden bir koca yılı doldurmuşuz. Nasıl geçmiş o kadar zaman anlayamadım doğrusu...
Ailece senin eksikliğini günün her anında hissetmiyoruz desem yalan olur. Sen tabi ki kalbimizde yaşıyorsun ama o gülümsemeni, bizlere güç veren enerjini çok ama çok özledik.
Elimden geldiğince gelip seni ziyaret ediyorum. Garip aslında ama orada senin mezarın başında oturunca bir şekilde huzur buluyorum.
Bugünlerde epey zamanım Türkiye’de geçiyor ama aklımda hep sen varsın. Senin bana yıllardır yaptığın nasihatlar bana pusula görevi görüyor.
Sen aramızdan ayrılalı sokakta yürüsem insanlar durdurup sana çok benzediğimi sonra da senin ne büyük bir insan olduğunu anlatıyorlar. Uçağa biniyorum, yine ayni. Hangi toplantıya katılsam da öyle. O kısacık ömrüne bu kadar şeyi nasıl sığdırdın ki anlayamıyorum. Bu kadar iyiliği bir insan nasıl yapar? Seninle ilgili herkesin iyi bir anısı var. Her konuşan da senin yaptığın iyiliklerden veya başarılarından söz ediyor. İnan senin hakkında kötü bir tek söz söyleyebilen yok. Keşke herkesin seninle ilgili anlattıklarını bir şekilde kayıt altına alıp yayınlayabilsem...
İşin ilginç yanı tanımadığım insanlar bile sana benzediğimden dolayı oğlun olduğumu tahmin ederek yaklaşıyorlar ama bana da seninle ilgli bir şey söylemeden yapamıyorlar. Halkımızla hayatın boyunca o kadar yakın bir ilişki kurmuşsun ki herkes seni hatırlıyor ve bunu da bana söylemek için adeta yarışıyor. Dilekleri bir şekilde sana ulaşır diye düşünüyortlar herhalde...
Sevgili Babacığım, ne yazık ki o canından çok sevdiğin, kurucuları arasında bulunduğun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çok da iyi günler yaşıyor diyemem. Ekonomik durumumuz pek de iyi değil. Sensiz geçen bir yıl grevlerle, elektrik kesintileriyle, ekonomik ve siyasi sorunlarla dolu geçti.
Kıbrıs konusunda ise senin 40 yılı aşkın bir süredir söylediklerinle ne kadar haklı olduğun tekrar kanıtlandı. Bu arada senin hazırlayıp yayınlamadan bize bıraktığın “Şu bizim Kıbrıs-1” kitabını yayınlamayı başardık. İnşallah ikinci ve sonraki kitapları da bastıracağız ve yeni kuşakların Kıbrıs sorununun gerçeklerini senin ağzından öğrenmelerini sağlayacağız.
Sen hep Kıbrıs Türk halkına ve özellikle de gençlere inandığını söylerdin. Senin haklı olduğun her gün karşıma çıkan bir şeyle kanıtlanıyor. Yavaş yavaş da olsa Kıbrıs Türk halkı tekrar başarılı günlere dönebileceğine inandığını göstermeye başlıyor. Gençler arasında bir kıpırdanma olduğu kesin ve bu hem teslimiyetçi çevrelere hem de çalışmadan da idare edebileceğimize inanan çevrelere bir uyanma zili olacak gibi görünüyor.
Sen daha 40 yıl önce Türkiye’den borularla su gelecek dedin, seninle dalga geçtiler. Sen burada Üniversite kurulacak deyip yasa önergesi verdin, bugün önemli makamlarda oturanların bazıları da dahil hemen hemen tüm siyasi çevreler karşına çıktılar ve yine seni hayalperest ilan ettiler. Sen bu ülkeye soylal güvenlik sistemini, kooperatifçiliği kazandırırken kenarda seyredenlerin bazıları bugün yıkıma uğrayan bu kurumları düzeltmek yerine yok etmeye çalışıyorlar ama senin yaptıkların ve fikirlerin dimdik ayaktadır.
Yarın seni mezarın başında anacağız. Tüm medyada seninle ilgili yazılar programlar yayınlanacak. Halkımız senin aramızdan ayrılışının yıldönümünde senin için bir fatiha söyleyecek. Ben ise seni çok çok özlediğimi bir daha farkedeceğim.
Ne yaptın be Kotak! Benim, ailemizin ve Kıbrıs Türkü’nün sana daha çok ihtiyacı vardı...