Bizim emektar Suziki ile yollarımızın ayrılmasına yönelik Araç Kayıt Dairesi’nde yaşadığımız olayları kaleme aldığım yazı bir hayli ilgi gördü…
Sosyal medyada yazının ana muhatabı olan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı makalemizin altına açıkça yorumda bulundu…
Ne demiştik kısaca anımsatacak olursam; Araç Kayıt Dairesi’nde 2-3 memur işleri yetiştiremiyor, devlet buradan ciddi bir gelir elde ediyor..
Bari burayı düzgün yönetsin , insanlar saatlerce beklemesin, Maliye’de alacağını kolayca toplasın!..
Sayın Bakan yorumunda “Çok haklısın. Veznede çalışacak elemanı ancak Kamu Hizmeti gönderebiliyor. İmtihan gününü bekliyoruz. Bu arada yasayı çiğneyerek 2 kişi görevlendirdik” diyor. Kamu Hizmeti sınav mı yapar, devlet kadro mu açar..
Bunlar vatandaşın derdi değildi, bunu devleti yönetenler düşünecek öncelikle…
Gelelim yasayı çiğneme durumuna; “hazır yasayı çiğnemişken 2 değil bari 5 kişi görevlendirseydiniz bu noktaya ya, sorun da çözülmüş olurdu” demek geliyor içimden! Sayın Arıklı devamla; “Şu anda birikme büyük ölçüde giderildi Aytuğ. En büyük sorun yazılım. Yazılımcı firma Türkiye’de mukim. Af veya zam kararı aldığımızda bunu zamanında yetiştiremiyor. Maalesef zamanında yazılım ihalesi yapanlar şifre ve kodları almamışlar. Bağımlıyız yani. Bu yüzden sürekli hata veriyor bilgisayar. Hele online işlemler daha beter sıkıntı yaratıyor. Yeni yazılım ihalesi için sürenin bitmesini bekliyoruz” bilgilerini paylaştı...
Bu ifşa çok daha üzücü değil mi? Devlet bir şirkete yazılım yaptırıyor sonra da onun elinde rehin kalıyor! Ah ki ne ahh.. Nereye dokunsak elimizde kalıyor! İnsan diyecek bir şey bulamıyor…
Bu arada memleketin en iyi karikatüristlerinden biri olan Hüseyin Çakmak ağabeyim de yazımızı okumuş ve kendi de yorumlarda bulunmuş…
Köşenin geriye kalanını sanatçımıza bırakıyorum…
Keyifli okumalar…
“Sevgili Aytuğ, İyi sabahlar...
Araç Kayıt Dairesi hakkında yazdığın yazının altına imzamı atarım...
Ben, farklı saatlerde, 3 kere denedim şansımı ve kendimi suçlu hissettim...
Öylesi bir psikolojinin içerisine sokuyorlar insanları...
Personel sayısının yetersizliğini ve mevcut personelin "az iş, yüksek maaş" zihniyetini örtbas etmek için bunu yapmaktadırlar...
Üstelik şimdi af var ya...
Af, vatandaşa değil galericilere getirildi...
Yıllardır satamadıkları birçok aracın kaydı düştü diye...
Galericilerden ne kopartırlarsa..
Mamma büyük çünkü...
Arka kapıdan girişlerin sebebi bu yüzden...
Çantaların içi kotor dolu...
Vatandaş, bu zihniyetten dolayı, seyr-ü seferini - araç muayenesini çıkartamayınca, yolda tuttuklarına, yüksek para cezası yazdırmak için yapıyorlar bunu...
Araç Kayıt Dairesi eski yerinde iken yine yoğun olurdu ancak, daire içerisine girip oturabilirdiniz, sıra numarası alabilirdiniz...
Şansınız var ise, mesai bitmeden işiniz belki olurdu...
Şimdilerde, Araç Kayıt Dairesi'nin giriş kapısına bir odacı oturtmuşlar, hangi saat giderseniz gidin "sıra numarası bitti" yanıtı alırsınız...
Dairenin içerisine giremezsiniz...
Yasak...
Vatandaşa devamlı numara çekiyorlar...
Çok yakında, devlet hastanesinde asırlardır uygulanan "gece yarısı hastaneye gidip, temizlikçi bevaplardan erken sıra numarası alma" zihniyetine geçilecek!...
Geçtiğimiz yıl, Sosyal Sigortalar Dairesi'nde de benzer uygulama oldu...
Geriye dönük sigorta affı martavalı...
Birçok çalışan, geçmişte yatıramadığı veya yatırılmayan primler için çalıştığı eski iş yerinden belge aldı, müracaat etti...
Eksik yatırımlarını halledip, zamanı gelince emekli olabilmek için...
Ancak ne mümkün...
O af yasası da büyük şirketlere yönelik idi...
Primleri yatırılmayan yüzlerce - binlerce yabancı iş gücü için...
-Af yasası kendi vatandaşını emekli etmek için değildi..
SSK'nın bütçe açığını kapatmak amacını taşımakta idi...
Birçok müfettiş şu şekillerde tembihlenmişti: "Bir gerekçe bulun ve yolladın bizim vatandaşları...",
"Çalıştığınız yerde bordronuz yok deyin...",
"Ödeme fişiniz yok deyin...",
"Şikayetiniz varsa mahkemeye gidin deyin..."
De bubam de...
Mahana çok...
Sanki de tüm çalışanlar bordro belgesi ile, ödeme fişi ile çalıştırılıyor...
SSK yetkilileri bilmezler mi bu durumu? Bilirler ama işlerine gelmez...
Devşirme bir şiir ama...
Yakışır yani ha! Kıbrıslı Türk'e fırsat verme Ya'Rab Kıbrıs'a hükümdar olmasın...
Ensesinde bin bir topuz Biri noksan olmasın!...
İyi çalışmalar dilerim...
Hüseyin Çakmak”