Analar ağlamasın

Ülkemizde çok üzücü olaylar yaşıyoruz...
   Kanser ve kalp hastalıklarındaki patlamaya mı üzülelim?..
   Yoksa; ilkokul çağındaki her 10 çocuktan 4 tanesinin diş, 2 tanesinin göz, bir tanesinin de tansiyon sorunu yaşamasına mı?..
   Uyuşturucu ticareti ve kullanımındaki patlamaya mı üzülelim?..
   Yoksa cinayet, şiddet, hırsızlık ve soygun olaylarına mı?..
   Elbette bunların tümü üzüntü vericidir...
   Son yıllarda işsiz insan sayısının artmasıyla birlikte, uyuşturucu kullanımının da arttığına tanık oluyoruz...
   Gençler; hem kendilerini, hem de ailelerinin geleceğini tehlikeye atarak bir şekilde uyuşturucu belasının içine sürükleniyorlar...
   Bunun  ticaretini yapan ve para kazananlar hiçbirşeyi umursamıyor...
   En mükemmel insanları bile bu beyaz zehirin içine çekmeyi başarabiliyorlar...
   Ondan sonra da sorunlar başlıyor...
   Gençler, uyuşturucuya para yetiştirebilmek için anne ve babanın yakasına sarılıyor...
   Para alamadığı zamanlarda tanınmayacak bir kişiliğe bürünerek, her türlü suçu işleyebiliyor...
   Köy yerindeki gençler bile, komşunun kuzularını çalarak veya annesinin altınlarını bozdurarak, uyuşturucuya, kumara ve gece kulübüne harcayabiliyor...
   Uyuşturucu kullanımı arttıkça, şiddet, hırsızlık, soygun, ırza tecavüz, cinayet gibi suçlar da artıyor...
   Olayın bir de teşhir yönü vardır...
   Bir şekilde polis tarafından yakalanıp, mahkemeye çıkarılanların isimleri ve fotoğrafları gazetelerde yayınlanınca, çevreden gelen tepkiler yüzünden üzüntü duymaya başlıyorlar...
   Peki bu tür haber ve fotoğraflar yayınlanmasın mı?..
   Özellikle suç işleyenler ve onların yakınlarına göre yayınlanmamalı...
   Kendilerine göre haklı olabilirler...
   Ne var ki; bu tür suçların gizlenmesi halinde uyuşturucu başta olmak üzere adli olayların çok daha tehlikeli boyutlara ulaşacağı bir gerçektir...
   Beni en fazla üzen de analara yaşatılan acıdır...
   Evladının uyuşturucu veya başka bir suçtan dolayı tutuklanması sonrasında depresyon geçiriyor, sokağa çıkamayacak, işe gidemeyecek bir duruma geliyorlar...
   Bazıları işlerini de kaybediyor...
   İşte tüm bu gerçekler karşısında, ‘devlet olan devletin’ sorumlulukları çok büyüktür...
   Eğitimi, istihdam olanaklarına göre şekillendirmek, tahsil sonrasında iş verebilmek küçük bir ülkede zor değildir...
   İşsiz kalanlara sahip çıkmak, küçük işletme kurabilmelerine faizsiz kredilerle destek olmak, ayrıca ülke genelinde bedava psikolojik danışmanlık hizmetlerini artırmak gerekir...
   Nüfusu 50 milyonları aşan ‘Devlet olan devletlerde’ sorunların üzerine böyle gidiliyor...
   Bizde 300 bini idare etmek bu kadar zor olmamalı...

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }