Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, geçmişte bu adanın cefasını paylaşanların, adanın nimetlerini de adil ölçüler içinde paylaşabilmeyi başarması gerektiğini, aksi takdirde daha büyük güçlerin gelip paylaşacağını, sıkıntılarını da bu adada yaşayanların çekeceğini vurguladı. Çözümün sadece Kıbrıs ve bölgenin değil, aynı zamanda Türkiye’nin de yararına olacağını vurgulayan Akıncı, “Kıbrıs sorununun çözümü Türkiye’nin bölge ve AB ile olan ilişkilerinde yeni bir sayfa açabilir” dedi. Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, bölgesel toplantılarına dün gece Değirmenlik’te devam etti. Akıncı, karşılıklı güven ve kararlılığın altını çizerek, özellikle seçimlerin ardından da halka beraber güven ve kararlılık içinde yürünmesi gereken bir yol olacağına vurgu yaptı. “AKIL YOLUNDA BULUŞARAK GERGİNLİKLERİ ORTADAN KALDIRABİLİRİZ” Doğalgaz konusunun gerginlik değil, işbirliği alanı olması gerektiğini hep söylediklerini, bu yönde öneri de yaptıklarını anımsatan Akıncı, doğal gaz konusunda 3 seçenekten birinin Moratoryum ilan etmek olduğunu, 2015 yılında sondaj yapılmaması yönünde Anastasiadis ile varılan mutabakatın 2017 yılında Rum tarafının sondaja başlaması ile sonlandığını, 2019 yılında gelir paylaşımı için ortaklık anlayışını içeren önerilerine de maalesef olumlu yanıt verilmediğini aktardı. Akıncı, bunların dışındaki seçeneğin şimdiki gibi ayrı ayrı çalışma yapılması olduğunu, bunun da gerginliğe neden olduğunu kaydetti. “Madem ki bu doğal gazda bizim de hakkımız var, AB, BM ve Rum tarafı da bunu kabul ediyor, o zaman oturalım ortak bir çıkış yolu bulalım” diyen Akıncı “Kıbrıslılar olarak paylaşmanın yolunu bulmalıyız. Akıl yolunda buluşarak gerginlikleri ortadan kaldırabiliriz. Aksi takdirde gerginliklerin büyüyebileceğini görmek için kahin olmaya gerek yok, bu bile Kıbrıs sorununun çözmünün ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır” dedi. “ÇOK İYİ BİR HAZIRLIĞIN ARDINDAN SÜREÇ YENİDEN BAŞLAYACAK” Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Berlin görüşmesinde içeriği çok güçlü bir metin orataya çıktığını belirterek, gücünü iki liderin onayından alan metnin, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin Kıbrıs Türk Halkının üzerinde hassasiyetle durduğu ilkeleri içermesi açısından da oldukça olumlu olduğunun altını çizdi. Akıncı, her iki tarafın da onay verdiği metnin, iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümü net bir şekilde teyit ettiğini, siyasi eşitlik, kararlara etkin katılım ve dönüşümlü başkanlığı içeren belgelere vurgu yapıldığını, Anastasiadis tarafından ilk kez kabul edilen stratejik anlaşma hedefi ve ucu açık olmayan sonuç odaklı süreç konusunun yer aldığını vurguladı. BM Genel Sekreteri’nin Nisan seçimlerinin ardından inisiyatif alarak sürece katkı yapma kararlılığında olduğunu belirten Akıncı “Bu konuda dün yer alan haberlerde de seçimlerin ardından 5’li konferans için harekete geçileceği bir kez daha belirtildi. Taraflar ve garantörlerle iyi bir hazırlığın ardından süreç yeniden başlayacak ancak bu eskiden olduğu gibi uzayıp gidecek bir müzakere süreci olmayacak; çünkü artık karar anı gelecek” dedi. “ÇÖZÜM SADECE KIBRIS VE BÖLGENİN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN DE YARARINADIR” Akıncı, çözümün sadece Kıbrıs ve bölgenin değil, aynı zamanda Türkiye’nin de yararına olacağını vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölge devletleri ve dünyayla barışmasının yolunun Kıbrıs’ta çözümden geçtiğine dikkat çeken Akıncı, “Kıbrıs sorununun çözümü Türkiye’nin bölge ve AB ile olan ilişkilerinde de yeni bir sayfa açabilir” dedi. “YA ÇÖZÜM, YA BÖLÜNMENİN PEKİŞMESİ” Çözüm konusunda en gerçeki seçeneğin uluslararası toplumun desteklediği, Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin de resmi tezi olan siyaseten eşit iki kurucu devletin olacağı federal bir yapı olduğunu belirten Akıncı, bunun alternatifinin, statükonun, yani bölünmüşlüğün perçinlenmesi olduğunu kaydetti. Bu tehlikeyi gördüğü ve Berlin’de ortaya çıkan fırsatı değerlendirmek için yeniden aday olduğunu söyleyen Akıncı, “Çözüm fırsatı kapımızı yeniden çalacak. Ya bunu iyi şekilde değerlendirip geçmişte cefayı paylaştığımız gibi bu adanın geleceğinin nimetlerini adil ölçüler içinde paylaşacağız, ya da daha büyük güçler gelip paylaşacak, bunun sıkıntılarını da bu adada yaşayanlar çekecek” dedi. Akıncı Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun bu gerçekleri gördüğüne ve tüm bunları düşünerek değerlendirme yapacağına inanç belirtti. SİBER VE TALAT’A YANIT Konuşmasında 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile eski Meclis Başkanı ve Başbakan Sibel Siber’in kendisine yönelik söylem ve iddialarını da değerlendiren Akıncı şunları söyledi: “Bana yönelik eleştiriler doğaldır, olabilir, bugüne kadar da sabırla cevap vermemeye çalıştım, ancak gelinen aşamada cevap vermem artık bir gereklilik olmuştur. Sayın Siber ‘aday olayım mı, olmayayım mı’, ‘birini mi destekleyim, yoksa tarafsız mı kalayım’ ikilemleri yaşamakta. Neredeyse her gün papatya falı açmakta. Benim ona önerim artık karar vererek aday olmasıdır. Çıksın düşüncelerini halkla paylaşsın, halkımız da ona göre değerlendirsin. Çünkü gereksiz yere yalana başvurmaya başladı. Benim adıma her ay 150 bin TL’lik çek çıktığını iddia etti. Benim şahsi hesabıma sanki böyle bir para yatıyormuş algısı yaratıyor. Meclis Başkanlığı, Başbakanlık yapmış birinin bunların olmayacağını bilmesi gerekir. Devletin bir hesabı var ve Maliye’den oraya yatır. Nasıl kullanılacağı da bütçede belirtilmiştir. Bu tartışılabilir, ancak yalansız tartışılsın. Kaldı ki Sayın Siber 5 yıl Meclis’teydi, Başbakanlık yaptı bu ödeneğin kaldırılması için niye öneride bulunmadı?” 2.Cumhurbaşkanı Talat’ın ise ‘Akıncı bütün dünyaya küs’ söylemini ısrarla tekrarladığını belirten Akıncı, şunları ifade etti: “Bir gazeteci ‘Kırım’da ilhak oldu, burada da böyle birşey olur mu’ diye sordu, ben de ‘olmaması için herkes dikkatli olmalı, bunu Kıbrıs Türk halkı istemez, bu durum Türkiye’nin de yararına olmaz’ dedim. Hemen ardından ‘Putin bu işi Kırım’da yaptı, cezası da olmadı, yarın aynısı Kıbrıs’ta yapılırsa ne olur? diye sordu ben de ‘Korkunç bir senaryo olur’ dedim. Bunları söyledim diye yer yerinden oynadı, yapılmadık hakaret, söylenmedik laf kalmadı. Ancak Sayın Talat bunlara tek bir söz dahi etmedi. Bunca haksızlık karşısında sözün yok muydu? Ama unutulmasın, bu halk her şeyi görür.” Sayın Talat’ın kendi partisinin adayı olabileceğini, her kişinin de aday olma hakkı olduğunu ve buna saygı duyduklarını belirten Akıncı, “Ancak kendi adayını desteklemek için illa ki Cumhurbaşkanını karalamak zorunda değilsin” dedi. “KİMSEYLE NE KÜS NE DE KAVGALIYIZ” Kimseyle ne küs ne de kavgalı olduğunu belirten Akıncı, Kıbrıs Türk halkının özgür ve özgün kimliğini korumak için uğraş vermeye devam edeceğini kaydetti ve “Her şart altında savaş değil barış, çatışma değil uzlaşı, şiddet değil hoşgörü, biat değil özgürlük” dedik. Çoğulculuğa ve demokrasiye olan inancımızı sürdürerek, bunlara inanan herkesle beraber yolumuza devam edeceğiz” dedi. Bu seçimin kendi kişisel geleceği ile ilgili değil, toplumsal gelecekle ve Kıbrıs’ın bütün olarak nereye gideceği ile ilgili olduğuna vurgu yapan Akıncı, “Çok önemli bir kavşaktayız, ya Kıbrıs’ta anlaşarak eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde bir gelecek için ilerleyeceğiz, ya da bölünme kalıcı hale gelecektir. Ya gerçeklerle yüzleşip gereklerini yerine getireceğiz, ya da kaderimize razı olacağız. Ben razı değilim. Sizlerin de olmadığını biliyorum. Bu yolu beraber yürüyeceğiz ve mutlaka başaracağız” diyerek konuşmasını sonlandırdı.