GÜNDEM KIBRIS-ÖZEL
Özellikle kadınların geçmiş zamanlardan beridir genç kalabilmek için uğraş verdiklerini anlatan Özyiğit, günümüzde bunu elde etmenin artık mümkün olduğunu ve daha uzun yaşamanın sırlarının olduğunu kaydetti.
Geçmişte insanların daha doğal beslendiklerini ve daha aktif olduklarını ancak ortalama insan ömrünün 40’larda olduğunu belirten Özyiğit günümüzde bu yaşın 80’lere çıktığını, bunun da kazara ölümlerin azalması ve sağlığa artık çok daha fazla önem verilmesiyle arttığını söyledi.
“Kendimize çok da iyi davranmadan, daha fazla yaşıyoruz” diyen Özyiğit, “Geçmişteki hareket tarzı ve doğal beslenme ile bugünkü sağlık koşulları birleşseydi belki 100 yaşına kadar yaşardık” ifadelerini kullandı.
“ANTİ AGİNG BİYOLOJİK YAŞLANMAYI HEDEF ALIR”
‘Yaşlanma nedir?’ sorusuna da yanıt veren Özyiğit, şunları söyledi:
“Yaşlanma üç çeşittir. Biri yaşımız, kronolojik yaş. Bir de biyolojik yaşınız vardır, hücresel sağlığınız ve organ efektlerinize bakılır. Mitokondri fonksiyonu ölçebiliyoruz mesela. Bunlar bize biyolojik yaşlanma hızımızı veriyor. Anti Aging’ın hedefi işte bu yaşlanmadır. Biyolojik yaşınızı biraz geriye çekebilme ya da yavaş ilerlemesini sağlayabilme. Bir de kozmetik yaşlanma vardır. Bunu görselimizle yansıtırız. Yaşlanmayı hissiyat olarak da tanımlayabilirsiniz.
“ANTİ AGİNG KİŞİYE VE İHTİYACA GÖRE YAPILIYOR”
“Anti Aging’ın rolü yaşlanmanın hızını azaltmaktır” diyen Özyiğit, bunun yaşlanmayı maskelemek değil, hücresel yenilik sağlamak olduğunu kaydetti. Anti Aging’ın belli başlı tedaviler ve tabletlerle yapılabildiğini anlatan Özyiğit, bunların kişiye ve ihtiyaca göre yapıldığının altını çizdi.
“EN EFEKTİF ANTİ AGİNG UYGULAMASI SPORDUR”
En efektif Anti Aging uygulamasının ‘spor yapmak’ olduğunu kaydeden Özyiğit, aktif olmanın, kasları kullanmanın ve vücudun bağışıklık mekanizmasını aktive etmenin önemine vurgu yaptı.
“MİTOKONDRİ SAĞLIĞIMIZ OLDUKÇA ÖNEMLİ”
Anti Aging olarak kendimizi daha iyi hissetmek, kas, kemik sağlığımıza fayda sağlamak için yapılabilecek takviyeler olduğunu dile getiren Özyiğit, şunları kaydetti:
“NAD denilen bir molekül vardır. Bu molekül vücudumuzun içindeki mitokondrilerde bulunan bir enzimdir. Enerji üretimine destek sağlar. Yaşlandıkça mitokondrilerin fonksiyonları da azalır. Mitokondri aynı zamanda reaktif oksijen türlerini üretir. Reaktif oksijen türleri zincirleme hücresel aktivitelerini harekete geçirir. Bunların azı zarar çoğu faydalıdır ve bir denge üzerine kuruludur. Siz mitokondri sağlığınıza destek verecek şeyler yaptığınız zaman etkili bir enerji üretimi getirir ve daha sağlıklı bir insan olmamızın önünü açar. Burada NAD takviyesi devreye girer. NAD’yi serum olarak alabilirsiniz, hapı hiçbir işe yaramaz. Serum olarak aldığınız zaman hücreye nüfus eder, edemeyen kısmı da bir önceki versiyonlarına ayrılarak hücreye girer. 40 Yaş üzerinde artık bu konudaki gerekli kontroller yapılmalı.”
“44 YAŞ VE 60 YAŞ YAŞLANMANIN EN HIZLANDIĞI DÖNEMLERDİR”
Yapılan araştırmalar sonucunda yaşlanmanın en hızlandığı dönemin 44 yaş ve 60 yaş olduğunu anlatan Özyiğit, her yıl kademeli yaşlanma diye bir şey olmadığını 44 yaş ve 60 yaşta hızlı yaşlanma etkisi görüldüğünü söyledi.
“ZOMBİ HÜCRELER METABOLİZE EDİLEBİLİR”
Yaşlanmaya bağlı olarak vücutta zombi hücreler oluştuğunu da kaydeden Özyiğit, zombi hücrelerin metabolize edilebildiğini buna da otofaji dendiğini anlattı. Aralıklı orucun otofajiye katkı sağladığını anlatan Özyiğit, sporun da buna katkı sağladığını söyledi. Özyiğit, zombi hücrelerin zamanla anomaliler yaratıp kansere dönüşebileceğini de sözlerine ekledi.
KOLAJEN KULLANIMI… “DOĞRU KULLANILIRSA FAYDALIDIR”
Kadınlar arasında yaşlanma karşıtı olarak özellikle kolajenler kullanıldığını anlatan Özyiğit, ‘kolajenler faydalı mı, doğru kullanılırsa, evet faydalıdır. Ciltteki ince kırışıklıklarda fayda sağlıyor, kemiğin etrafındaki zarın güçlenmesinde fayda sağlıyor. Ancak dediğim gibi doğru kullanılmalı” ifadelerini kullandı.
Loading...