Bir soruyla başlayalım: Polis, bir sabah Gönyeli Çemberi’nde barikat kurup, geçen tüm araçlarda arama yapsa neler bulmaz?
Bir soru daha: Düne kadar araba bagajında kürek, makas ve bıçak taşımayı çok tuhaf sayanımız var mıydı?
Öyleyse esas soruyu soralım: Bir üniversitede yüzlerce arabada yapılan yoklamada 40-50 tane sopa ve kürek bulmanın neresi “korkunç”?
Yanlarında derste kullanmak üzere maket bıçağı bulunduran öğrencilere “bunlar nasıl öğrenci?” diyerek azılı suçlu muamelesi yapmak doğru mu?
Dünkü gazeteleri okuyanlar herhalde dehşete kapılmışlardır. Yazılanlara göre YDÜ’de arama yapan polis, çok sayıda suç unsuru ele geçirmiş. Neymiş bu suç unsurları: Egzoz, kürek, sopa, topuz, demir çubuk, bıçak, makas...
Öğrenciler arasında uyuşturucuyla yakalananlar bile varmış. İçki şişeleriyse döküm saçımmış. Hatta öğrencinin biri, polise “son bir yudumcuk daha içeyim” diye yalvarmış.
Haberlere bakılırsa üniversite gençliği tümden batakta. Hepsi uyuşturucu alemlerinde, içkili partilerde vakit geçiriyor. Kampüsler suç yuvasına dönüştü. Terör almış başını gidiyor.
Bizim abartılı algımız bir yana; meğer Türkiye medyası da hazırda bekliyormuş. Lefkoşa’daki öğrenci kavgasını birinci sayfaya taşıyan ulusal gazeteler oldu. Büyük bir haber kanalı, üniversitede çatışmaya hazırlanan grupların, “çok sayıda suç unsuruyla” yakayı ele verdiklerini duyurdu.
“Çok sayıda suç unsuru” dedikleri, bir şişe viski, beş on sopa ve maket bıçağı türü şeylerden ibaret. Sayılanlara, binlerce öğrencinin ve yüzlerce aracın olduğu bir yerde, sadece yirmi kadar araçta rastlandı.
Medyamız ağzını doldurarak “içki şişelerine bile rastlandı” diye haber yaptı. Oysa bulunan şişe sayısı sadece birdi. Polis, nedense bu şişeyi arama noktasının yanındaki kaldırımda gün boyunca teşhir etmeyi tercih etti.
Sopa türü şeylerin sayısı da üçü beşi geçmezdi. Elbette hiç olmasa daha iyi olurdu. Ama ortada abartılacak bir durum yoktu. Hele bir gazetemizin yazdığı gibi “savaş hazırlığı” falan hiç yoktu...
Öğrencilerin yoğun olmadığı herhangi bir başka güzergâhta arama yapılsa, bulunacak şeyler bunlardan az olmayacaktı.
Üniversitedeki karşıt gruplara mensup öğrenciler arasında hiç de tasvip edilmeyecek bir olay yaşandı. Fakat bunu abartıp üniversitelerin tekin yerler olmadığını yaymak kime hizmet eder? Gerçek bu olsa sorun yok; her şey yazılsın, ifşa edilsin...
Ama bizde, kavgalarıyla ünlü Türkiye üniversitelerinden bile daha beter bir durum varmış gibi davranılıyor. Türkiye medyasının bundan istifade etme aceleciliği de oldukça dikkat çekici.
Sorularla başlamıştık; sorularla bitirelim:
Neyin peşindeyiz? “Suç yuvası üniversite” algısını körüklemekteki amaç ne? O gün kampüsteki gençlerin gerilimden uzak hallerine değil de, polis noktasına ilişmiş vaziyette gün boyunca bir şişe viskiye fokus yapmaktaki gaye nedir? Bu abartı, neyin manipülasyonu?