Dernekten yapılan açıklamada, Beyaz baston kullanımının, görme engellilerin çarpma, düşme, yaralanma, sakatlanma riskini en aza indirgediği ifade edilerek, daha etkin ve aktif bir kullanım için ise sarı şerit olarak bilinen beyaz baston yürüme yollarının da ana arterlerdeki kaldırım yüzeylerinde olması gerektiği belirtildi.
Dernek, “Özellikle başkent Lefkoşa'da değil sarı şeritler, kaldırımların dahi yetersiz olması, ülkemizdeki çevre engellerini ortaya koymaktadır” dedi.
PEKİ BEYAZ BASTON NEDİR? NE KADAR BİLİYORUZ?
Dernekten yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Bağımsızlık, bireylerin başkalarına bağlı olmadan özgürce yaşamasıysa, bir görme engelli için bağımsızlık, kimseye bağlı olmadan evden çıkabilmek, tek başına gezebilmek ve özgürce alışveriş yapabilmektir.
İşin özü bir görme engelli için bağımsızlık, beyaz bastondur.
Beyaz baston, görme engellilerin kimseye ihtiyaç duymadan, kimseye muhtaç olmadan evinin dışında da hareket edebilmesine imkan tanıyan simgesel bir araçtır.
Tarihi 1921 yılına dayanmaktadır. Londra'da yaşayan bir fotoğraf sanatçısı, trafik kazası geçirir ve görme yetisini tamamen kaybeder.
Bunun üzerine dış dünyanın dikkatini çekmek ve görme engelli farkındalığını oluşturmak için simgesel bir çalışma hedefler. Devamında ise hareket etmek için kullandığı bastonunu beyaza boyar.
Bu beyaza boyama fikri, kısa sürede ciddi anlamda bir ivme kazanır. Son derece başarılı ve dikkat çekici bir fikir olduğu için de dünya genelinde benimsenmeye başlar.
1931 yılında Fransa görme engelliler örgütü tarafından bir engelli hareketine dönüştürülen beyaz baston, görme engelliler için hem bağımsızlıktır, hem bağımsızlığın sembolüdür, hem de azmin simgesidir aslında.”